Bilinmeyen Sır Hikmet ve Faziletleriyle Besmele
İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri’nin Ruhül Beyan adlı tefsirinde nakledildiğine göre, Besmele; Kur’an’ın anahtarı, her işin bereket sebebi ve sürur kapısıdır. Hanefî mezhebinin sonraki dönem (müteahhirîn) alimlerince kabul edilen görüş çerçevesinde “Besmele”, her sûrenin başında yer alan, sûreleri birbirinden ayırmak için indirilmiş müstakil bir âyettir. Bu yaklaşım, Besmele’nin kendine has bir öneme sahip olduğunu vurgular. Zira sadece bir giriş ifadesi değil, içsel ve dışsal anlamlara sahip bir ilâhî sırdır.
- Bilinmeyen Sır Hikmet ve Faziletleriyle Besmele
- Besmele Nedir ve Niçin Önemlidir?
- Besmele Kur’an’da Bağımsız Bir Âyet midir?
- Bir İşe Başlarken Besmele
- Besmele’nin İstiazeden (Eûzü) Sonra Gelmesinin Hikmeti
- Besmele’nin “B” Harfindeki Sır ve 10 Hikmet
- Besmele ve İsmi Azam Sırrı
- Besmele’deki “Rahmân” ve “Rahîm” Kelimelerinin Derin Manası
- Er-Rahmân (الرَّحْمٰن)
- Er-Rahîm (الرَّحِيم)
- Allah’ın Üç Bin İsmi ve Besmele’de Gizli İsimler
- Sonuç: Besmele’nin Kalpte Yeşerten Sırrı
- Kaynaklar
Besmele Nedir ve Niçin Önemlidir?
Besmele: بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ
Bismillâhirrahmânirrahîm
“Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.”
Bu cümle, bütün hayırlı işlerin başında söylenmesi gereken kısacık ama derin bir anahtardır. Hem Rahmân hem de Rahîm isimlerini içererek, Allah’ın sonsuz merhametini ve lütfunu hatırlatır. İsmail Hakkı Bursevî, Ruhül Beyan tefsirinde Besmele’nin, Levh-i Mahfuz’da kalemin ilk yazdığı kelime ve Hz. Âdem’e (a.s.) indirilen ilk söz olduğunu ifade eder.
Ayrıca Kur’an okurken istiazeden (eûzü besmele) hemen sonra Besmele’nin zikredilmesi, kalbin önce istiaze ile mâsivâdan temizlenmesi, sonrasında besmeleyle süslenmesi (tahliye ve tahliye) hikmetini barındırır. Yani insan, Allah’ın adıyla başlarken O’nun dışında her şeyden kalbini arındırmış olur.
Besmele Kur’an’da Bağımsız Bir Âyet midir?
Hanefî mezhebinin müteahhirîn âlimlerine göre Besmele, “Her sûreyi diğerinden ayırmak için indirilmiş müstakil bir âyettir.” Bu yaklaşım, özellikle surelerin başında Besmele’nin var olmasını Kur’an’ın bütünlüğünde önemli bir işaret olarak değerlendirir. Diğer bazı mezheplerde ise Besmele, Fâtiha Sûresi’nin bir parçası olarak kabul edilmiştir. Ancak her hâlükârda, “Kur’an’ın anahtarı” ve “her hayrın başı” kabul edilen Besmele, kelâm-ı ilâhînin derin sırlarını bünyesinde barındırır.
Bir İşe Başlarken Besmele
Câhiliye devrinde müşrikler, bir işe başlamadan önce putlarının adını anardı. Onların “Bismi’l-Lât ve’l-Uzzâ” demesine mukâbil, tevhid ehlinin “Bismillâh” demesi elbette zaruridir. Mümin, herhangi bir fiile girişmeden önce Besmele çekerek, o fiile Allah’ın adıyla başladığını beyan eder. Bu sayede kendini dünya ve ahiretin gerçek sahibine teslim etmiş olur.
Besmele’nin İstiazeden (Eûzü) Sonra Gelmesinin Hikmeti
İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri, tahliye (تخلیه) ve tahliye (تحلیه) kavramlarını kullanarak bu sıralamaya dikkat çeker:
- Tahliye (ه): Boşaltmak, arındırmak anlamındadır. Kalp, istiaze (Eûzü-Besmele’nin “eûzü” kısmı) ile şeytanî ve nefsânî düşüncelerden arınır.
- Tahliye (ح): Süslemek, güzelleştirmek demektir. Besmele ile Allah’ın adını zikrederek, arınan kalbi ilâhî isimlerle bezemek anlamına gelir.
Bu iki aşama, insanın maddî-manevî olarak huzur bulmasına, yaptığı her işin bereketlenmesine vesile olur.
Besmele’nin “B” Harfindeki Sır ve 10 Hikmet
Besmele’nin ilk harfi olan “ب” (Bâ), tasavvuf ehli ve ulemâ tarafından derin şekilde yorumlanmıştır. İsmail Hakkı Bursevî Hazretleri ve diğer bazı âlimler, “Bâ” harfinin “Elif”e tercih edilme sebeplerini on maddede özetler:
- Tevâzu ve Kırıklık:
“Elif” dış görünüşüyle dik ve azametli dururken, “Bâ” yere yatık ve mütevazi bir şekle sahiptir. Hadis-i şerifte,
“مَنْ تَوَاضَعَ لِلَّهِ رَفَعَهُ اللَّهُ”
Men tevâda’a lillâhi refa’ahullâh.
(Müslim, Birr, 69; Tirmizî, Birr, 82)
“Allah için tevazu göstereni Allah yüceltir.”
buyrularak tevazunun önemi vurgulanır. - Bitişme Özelliği:
“Bâ” harfi, kendisinden önce ve sonra gelen harflere birleşebilir. “Elif” ise genellikle müstakildir ve bitişik yazılmaz. - Esre/Kırık Harekesi:
“Bâ” harfi, Besmele’de esre (meksûr) hâlindedir. “Esre” kelime olarak da “kırık” manası taşır ve bu kırıklık, sahibini Allah nezdinde yüceltir. - Dışta Tevâzu, İçte Yükseklik:
“Bâ” yazılışta alçakgönüllü durur; ancak altındaki “nokta” ile aslında yüceliğe işaret eder. Tasavvufta bu, “Zâhirde yok gibi görünüp bâtında var olmak” diye yorumlanır. - Samimiyet ve Nokta Sırrı:
“Bâ”nın altındaki nokta, ona verilen bir fazilettir. Rivayete göre, “Ba”ya çok sayıda nokta arz edilmiş, fakat o sadece birini kabul etmiştir. Hz. Ali (r.a.)’ye nispet edilen,
“Ben ‘Bâ’nın altındaki noktayım.”
sözü, tevhidi temsil eden sırrı belirtir. - Harflerin İlliyet Açısından Üstünlüğü:
“Elif”, bazı durumlarda illetli harf (hareket ve kullanım bakımından) sayılır. “Bâ” ise tamdır. - Telaffuz Üstünlüğü:
Alfabetik sıra itibarıyla “Elif” her ne kadar ilk harf olsa da “Bâ” telaffuzunda “Elif” devreye girer, ancak “Elif”in telaffuzunda “Bâ” bulunmaz. Bu yönüyle “Bâ”nın metbu (önder), “Elif”in ise tâbi (izleyen) olması bir bakıma söz konusu olur. - Amil Olma (Harf-i Cerr):
“Bâ”, başka kelimeler üzerinde tasarrufta bulunan (amel eden) bir harf-i cerrdir. “Elif” böyle bir özelliğe sahip olmadığı için “Bâ”, üstünlüğünü korur. - İlsak, İstiane ve İzafet:
“Bâ”, “birleştirme” (ilsak), “yardım isteme” (istiane) ve “izafet” manalarını bünyesinde toplar. Bu yönüyle, tevhid ve irşad yolundaki kâmil vasıflara işaret eder. - İnsanla İlk Ağız Teması (Bela):
Bazı mutasavvıflar, insanların “Elest Bezmi”nde Rabbimize “Bela” (Evet!) diyerek söz verdiğini ve ilk telaffuz edilen harfin “Bâ” olduğunu belirtir. Bu sebeple, “Bâ” Allah tarafından diğer harflere tercih edilmiş, ilâhî kelâmın başına yerleştirilmiştir.
Kaynaklarda (bkz. et-Te’vîlâtü’n-Necmiyye) bu hikmetler çok daha geniş biçimde ele alınır.
Besmele ve İsmi Azam Sırrı
Kur’an-ı Kerim’de merak edilen konulardan biri de **“İsmi Azam”**dır. “Allah” kelimesinin, O’nun en yüce ismi olduğunu savunanlar olduğu gibi, her dua edildiğinde icâbet gördürücü “İsmi Azam”ın farklı bir isim ya da tertip olduğunu söyleyen âlimler de vardır.
Allah (اللّٰه)
- Arapça yazılışı: اللّٰه
- Okunuşu: Allâh
- Anlamı: “Varlığı zorunlu, bütün kemâl sıfatların sahibi, ibadet edilmeye tek layık olan yüce Zât.”
Müeyyidüddin Cendî (k.s.) der ki: “İsmi Azam’ın hakikati, ‘Ahadiyyet’ makamında toplanır ve insan-ı kâmil suretinde tecelli eder. Suret ve lafız âlemi düzeyinde ise işaret ve semboller olarak var olur.” Böylece, kâmil insan “kutbu’l-aktâb” makamında Allah’ın halifesi sıfatını taşıyarak bu özel ismin mazharı hâline gelebilir.
Öte yandan duanın kabul olması, tıpkı namaz gibi belirli şartları gerektirir: Helal lokma, iç dünyayı ıslah etme, ihlâs ve kalp huzuru… Bu şartlar yerine gelmediğinde, sırf “Allah” demekle de her zaman anında icabet sağlanmayabilir. Zira,
“Dua semânın anahtarıdır. Bu anahtarın dişleri, helal lokmadır.”
Besmele’deki “Rahmân” ve “Rahîm” Kelimelerinin Derin Manası
Er-Rahmân (الرَّحْمٰن)
- Arapça yazılışı: الرَّحْمٰن
- Okunuşu: Er-Rahmân
- Anlamı: “Dünyada bütün mahlûkâta merhamet eden.”
Rahmân ismi, Allah’ın zâtî ve mutlak merhamet sıfatına işaret eder. Canlı-cansız her şeyi, inanan-inanmayan herkesi kuşatan geniş bir rahmettir. Bu bakımdan “dünyevî” olarak nitelendirilen, umumî bir rahmet tecellisini temsil eder.
Er-Rahîm (الرَّحِيم)
- Arapça yazılışı: الرَّحِيم
- Okunuşu: Er-Rahîm
- Anlamı: “Âhirette müminlere özel rahmet eden, her duaya icâbet eden.”
Rahîm ismi ise daha çok “özel” merhamet olarak tanımlanır. İnsanın ahiret hayatında nail olacağı, manevi derecelerle ilişkili yönü vurgular. Bu iki ismin birlikte kullanılması, Allah’ın rahmetinin hem dünyada hem de ahirette devamlı olduğunu ifade eder. Hadis-i şerifte, Allah’ın rahmetinin yüz kısım olduğu, dünyaya bir parçasının indirildiği, geri kalan doksandokuzunun ise ahirete ayrıldığı beyan edilir (Buhârî, Edeb, 19; Müslim, Tevbe, 17-21).
Allah’ın Üç Bin İsmi ve Besmele’de Gizli İsimler
Rivayete göre, Allah Teâlâ’nın üç bin ismi vardır:
- Bin ismi yalnız melekler bilir.
- Bin ismi sadece peygamberler bilir.
- Kalan bin ismin, üç yüzü Tevrat’ta, üç yüzü İncil’de, üç yüzü Zebûr’da, doksan dokuzu Kur’an’da yer alır.
- Geriye kalan tek bir ismi ise Allah kendine ayırmıştır.
Bu üç bin ismin özünün, “Allah, Rahmân, Rahîm” kelimelerinde toplandığı ve bu üç ismi zikredenin, bütün o isimleri zikretmiş gibi olduğu söylenir. Dolayısıyla Besmele okuyan kişi, aynı zamanda yüce Rabbin bütün isimlerinin mânâlarını anmış ve anmış olduğu isimlerin bereketine sığınmış olur.
Sonuç: Besmele’nin Kalpte Yeşerten Sırrı
Besmele, zahirde kısa bir cümle gibi görünse de mânâsıyla kâinatı kuşatır. İlim ehli, onunla başlanan her işin, bereketle sonuçlanacağına dair görüş birliği içindedir. Müslümanın dünyevî ve uhrevî hayatının her anına, “Bismillâh” bereketini dâhil etmesi, onu sürekli rabbinin nazarında diri tutar. Her “Bismillâh” deyişte aslında kul, kendi varlığından soyunup Allah’ın izniyle ve yardımıyla hareket ettiğini beyan eder.
Kaynaklar
- İsmail Hakkı Bursevî, Ruhül Beyan Tefsiri.
- Buhârî, Edeb, 19; Edeb, 101.
- Müslim, Elfâz, 5; Tevbe, 17-21; Birr, 69.
- Muvatta’, Kelâm, 3.
- Tirmizî, Birr, 82.
- Dârimî, Zekât, 34.
- Sehâvî, el-Mekâsidü’l-hasene.
- Aclûnî, Keşfü’l-Hafâ (I, 234).
- Şeyh Dâvud Kayserî (k.s.), muhtelif risâle ve şerhler.
- et-Te’vîlâtü’n-Necmiyye.
Her bir rivâyet, klasik tefsir ve hadis kaynaklarında farklı sıhhat dereceleriyle yer alabilir. Besmele’nin hikmetlerine dair detaylar, “işârî tefsir” yönteminin yanı sıra tasavvufî yorumlarla da zenginleşmektedir. İslâm âlimlerinin ortak kanaati, Besmele’nin her işin başında zikredilmesinin hem dünyevî hem uhrevî hayra vesile olacağı yönündedir.
Views: 17