Gece 3’teki Cami Dehşeti | Paranormal Hikayeler
Paranormal Hikayeler: Bir öğretmenin sabah namazı için gittiği camide gece 3’te karşılaştığı kefenli cemaat ve sonrasında yaşadığı akıl almaz korku dolu anlar anlatılıyor.
Üniversiteyi bitireli iki yıl olmuştu fakat hala atanamamıştım. Şimdilik bir dershanede Türkçe öğretmenliği yapıyordum. Babamın vefat etmesinden sonra annem bana Babamdan kalan bir emanet olmuş, nereye gidersem onu da yanımda götürür olmuştum. Allah’a olan inancım da annem sayesinde oluşmuştu. Gidebildiğim her ezan saatinde camiye gider, namazımı kılardım. Gidemediğim zamanlarda evde, dershanede veya bulunduğum yer neresi ise orada mutlaka kılardım.
Bugün de cumaydı. Sabah erkenden dershaneye gitmek zorunda olduğum için namazı evde kıldım. Kahvaltı ederken annemin de gönlünü hoş tutmaya çalışarak muhabbet ettikten sonra evden tam ayrılmaya hazırlanıyordum ki annem, “Yüzünden neşen hiç eksik olmasın oğlum,” dedi. Babamı kaybettikten sonra anneme daha da bağlanmıştım, bir güzel sözü bile gözlerimin dolmasına neden oluyordu. “Senin de anne,” deyip yanaklarından öptüm ve çıktım evden.
Dershane fazla yakın değildi. Atanamadığım için iş bulmam da kolay olmamıştı. Yine de mesleğimi ve öğrencilerimi seviyordum. Bir de bizim dershanede benimle aynı branşta olan Rana’yı… Aylardır uzaktan izliyor fakat bir türlü açılamıyordum. Bu tür konularda utangaç biriydim, bu yüzden kaybeden daima ben olurdum. Tek dileğim bir gün beni fark etmesiydi. Arada sırada halimi hatırımı sorar, bana da onunla sohbet etmek için bir fırsat doğardı ama nafile, ben yine de yenemezdim utangaçlığımı.
Dershane bitip de eve geldiğimde o kadar yorgundum ki yemek dahi yemeden yatağa attım kendimi. Her sabah kendi kendime sabah ezanına kalkardım, saat kurmaya gerek duymazdım. Sabah olmuş, etraf alacakaranlıktı. Sanırım geç kalmıştım. Paldır küldür giyinip aşağı indim. Hızlı adımlarla camiye doğru ilerledim. Nefes nefese kalmış bir şekilde camiye girdim. Hoca herkese namaz kıldırıyordu. Uyku sersemliğinden olsa gerek, yeni yeni fark ediyordum cami ışıklarının yanmadığını. Hoca “Allahu Ekber” dediğinde ışıklar açılıyor ve bütün insanlar kefenli, üzerlerinde toz toprakla namaz kılıyordu! Korkuyla donakalmış, sadece onları izliyordum. Saate baktım, nedense gördüklerime sanki bir açıklama getirecekmiş gibi… Saat gece 3’tü! Başka bir şok daha yaşarken bu saçmalığa bir son vermek için kaçmam gerektiğini fark ettim ve camiden koşarak kaçtım.
Eve geldiğimde üzerimde istemsiz bir halsizlik ve yorgunluk vardı. Sanki uyumazsam ölecektim. Bu olayların üzerine istemesem de titreye titreye uyudum.
Sabah kalktığımda dün geceki kabusun etkisinden çıkamadığımı fark ettim. Kabus mu? Evet, biliyorum, böyle bir olayı istesem de kurgulayamazdım deyip güldüm kendi kendime. Üstümü giyindim. Cumartesi günleri tek izin günüm olduğu için ancak cumartesi sabahları gidebiliyordum camiye. Aşağı indim. Kol saatimi bulamadığımdan duvardaki saate baktım. Ezan okunmasına beş dakika vardı. “Yetişirim,” deyip fazla hızlı yürümedim. Camiye vardığımda hoca da namaz kıldırmak için hazırlanıyordu. Geçtim bir safa, yaşlı bir amca ile genç bir çocuğun arasına. Sabah namazını kıldık, dualarımızı ettik. Tam çıkacağımız sırada hoca seslendi: “Ey cemaat! Camide bu saati buldum. Kimindir? Bir bileniniz, duyanınız var mı?” Elinde salladığı saate baktım. Girdiğim şoktan, yaşadığım korkudan dolayı gözlerimden yaşlar düşüyordu. Saat benimdi ve gece 3’ü gösteriyordu.
Views: 15