Cinler ve Şeytandan Korunma İçin Günlük Dualar
Faziletli Dualar | Hayat koşturmacası içinde zaman zaman manevi bir sığınağa, bizi görünmez tehlikelerden koruyacak bir kalkana ihtiyaç duyarız. Özellikle inancımızda yer alan cinler ve şeytanın olumsuz etkileri, vesveseleri ve tuzakları, ruhsal dünyamızda bir endişe kaynağı olabilir. Neyse ki Yüce Rabbimiz ve Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), bu tür olumsuzluklara karşı kendimizi nasıl koruyacağımıza dair bize paha biçilmez rehberlikler sunmuşlardır. Günlük hayatımızda kolayca uygulayabileceğimiz bazı basit ama etkili adımlar ve dualarla, bu görünmez varlıkların şerrinden Allah’a sığınabilir, manevi bir huzur ve güven iklimi oluşturabiliriz. Gelin, bu manevi zırhları kuşanmanın yollarını birlikte keşfedelim.
- Cinler ve Şeytandan Korunma İçin Günlük Dualar
- Manevi Bir Zırh: Abdestli Olmak
- En Sağlam Kale: Allah'ı Anmak (Zikir)
- Evlerimizi Manevi Koruma Altına Almak
- Eve Girerken Besmele
- Evden Çıkarken Tevekkül Duası
- Kur'an'ın Kalkanları: Ayetel Kürsi ve Amenerrasülü
- Ayetel Kürsi (Bakara, 2/255)
- Amenerrasülü (Bakara, 2/285-286)
- Uykuya Dalarken ve Uykuda Korunma
- Yatağa Girince Okunacak Dua
- Uykuda Korkunca Okunacak Dua
- Özel Mekanlarda Korunma: Tuvalete Girerken
- Zikrin Gücü: Tekbir, Tesbih ve Hamd
- Şeytanın Fısıltılarına Karşı: İhlas Suresi
- Koruyucu Kalkanlar: Muavvizeteyn (Felak ve Nas Sureleri)
- Felak Suresi
- Nas Suresi
- Son Söz
- Kaynakça
Manevi Bir Zırh: Abdestli Olmak
Günlük yaşantımızda abdestli olmaya özen göstermek, görünmez varlıkların olumsuz etkilerine karşı kendimize ördüğümüz ilk manevi kalkandır. Abdest, sadece bedensel bir temizlik değil, aynı zamanda ruhsal bir arınma ve korunma vesilesidir. Sürekli abdestli bulunmak, kişinin manevi enerjisini yükseltir ve onu şeytanın ve kötü niyetli cinlerin etkilerine karşı daha dirençli kılar. Elbette bu tek başına yeterli olmayabilir; ancak düzenli kılınan namazlar ve dilimizden düşürmediğimiz dualarla birleştiğinde, abdest, bu manevi korunma kalkanını daha da güçlendiren temel bir adımdır. Kendimizi adeta manevi bir kaleye almış gibi oluruz.
En Sağlam Kale: Allah’ı Anmak (Zikir)
Allah’ı anmak, yani zikretmek, müminin şeytana ve onun vesveselerine karşı sığınabileceği en sağlam kaledir. Kalbimiz ve dilimiz Allah’ın isimleri ve O’na hamd ile meşgul olduğunda, şeytanın ve yardımcılarının bize yaklaşması zorlaşır. Bu hakikati Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), Hâris el-Eş’ari (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte ne güzel bir örnekle açıklamıştır:
“…Allah size, Allah’ı zikretmenizi emretti. Bunun da misali, peşinden hızla düşmanın geldiği bir adamdır. Bu adam muhkem bir kaleye gelip, düşmandan kendini korur. Kul da böyledir. Şeytana karşı kendisini sadece Allah’ı zikretmekle koruyabilir.” (Tirmizî, Emsâl, 3)
Zikir, sadece belirli kelimeleri tekrar etmek değil, aynı zamanda Allah’ı her an hatırda tutmak, O’nun büyüklüğünü ve kudretini tefekkür etmektir. Şeytanın fısıltıları veya kötü düşünceler zihnimize üşüştüğünde, hemen Rabbimize yönelmek ve O’na sığınmak en etkili yoldur. Kur’an-ı Kerim bu durumu şöyle ifade eder:
وَإِمَّا يَنزَغَنَّكَ مِنَ الشَّيْطَانِ نَزْغٌ فَاسْتَعِذْ بِاللَّهِ ۖ إِنَّهُ هُوَ السَّمِيعُ الْعَلِيمُ
Ve immâ yenzeganneke mineş şeytâni nezgun festeiz billâh, innehu huves semîul alîm.
“Şayet sana şeytandan bir kışkırtma (şeytani bir dürtü) gelecek olursa, hemen Allah’a sığın. Çünkü O, hakkıyla işitendir, hakkıyla bilendir.” (Fussilet, 41/36)
Bu ayet bize, şeytanın vesvesesi hissedildiği anda “Eûzü billâhi mineş-şeytânir-racîm” (Kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığınırım) demeyi öğretir. Bu ifade, basit bir sözden öte, Rabbimize tam bir teslimiyetle yönelişin ve O’nun korumasına girişin anahtarıdır.
Yine Mü’minûn Suresi’nde, sadece şeytanın kışkırtmalarından değil, aynı zamanda onun ve soyundan gelen cinlerin varlığından ve yakınımızda bulunmalarından dahi Allah’a sığınmamız tavsiye edilir:
وَقُل رَّبِّ أَعُوذُ بِكَ مِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ
وَأَعُوذُ بِكَ رَبِّ أَن يَحْضُرُونِ
Ve kul rabbi eûzu bike min hemezâtiş şeyâtîn.
Ve eûzu bike rabbi en yahdurûn.
“Ve de ki: Rabbim! Şeytanların kışkırtmalarından sana sığınırım!”
“Ve onların benim yanımda bulunmalarından da sana sığınırım Rabbim!” (Mü’minûn, 23/97-98)
Bu dua, hem uyanıkken gelen vesveselere hem de uyku halinde veya yalnızken hissedilebilecek olumsuz manevi etkilere karşı güçlü bir sığınaktır.
Evlerimizi Manevi Koruma Altına Almak
Evlerimiz, huzur bulduğumuz, güvende hissettiğimiz sığınaklarımızdır. Ancak bu mekanları da manevi olarak koruma altına almak gerekir. Şeytan ve yardımcıları, özellikle Allah’ın adının anılmadığı yerlerde kendilerine yer bulmaya çalışırlar.
Eve Girerken Besmele
Eve girerken atılan ilk adımda “Bismillâhirrahmânirrahîm” demek, şeytanı ve kötü niyetli varlıkları evimizden uzak tutmanın en basit ve etkili yollarından biridir. Câbir (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerif, bu konunun önemini çarpıcı bir şekilde ortaya koyar. Peygamber Efendimiz (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Kişi evine döndüğü zaman içeri girerken ve yemek yerken Allah’ın adını zikrederse (Besmele çekerse), şeytan (kendi yardımcılarına): ‘Size burada gecelemek de yok, akşam yemeği de yok!’ der. Ama kişi, eve girerken Allah’ı zikreder fakat akşam yemeğini yerken zikretmezse, şeytan (yardımcılarına): ‘Akşam yemeğine kavuştunuz, ama burada gecelemeniz mümkün değil!’ der. Eğer kişi eve girerken ve yemeğe başlarken Allah’ı zikretmezse (Besmele çekmezse), şeytan (yardımcılarına): ‘(Hem) yemeğe yetiştiniz, (hem de) gecelemeye!’ der.” (Müslim, Eşribe, 103; Ebû Dâvûd, Et’ime, 16)
Bu hadis, basit bir “Bismillah” demenin bile ne kadar büyük bir manevi koruma sağladığını, şeytanın evimize ve rızkımıza ortak olmasını engellediğini göstermektedir.
Evden Çıkarken Tevekkül Duası
Evden çıkarken de kendimizi Allah’ın korumasına emanet etmek önemlidir. Sokağa adım attığımızda karşılaşabileceğimiz her türlü tehlikeye, kazaya, belaya ve tabii ki şeytanın şerrine karşı Rabbimize sığınmalıyız. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), evden çıkarken şu duayı okumayı tavsiye etmiştir. Enes (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Evinden çıkınca kim:
بِسْمِ اللَّهِ، تَوَكَّلْتُ عَلَى اللَّهِ، لاَ حَوْلَ وَلاَ قُوَّةَ إِلاَّ بِاللَّهِ
Bismillâhi, tevekkeltü alallâhi, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.
‘Allah’ın adıyla (çıktım). Allah’a tevekkül ettim. Güç ve kuvvet ancak Allah’ın yardımıyladır.’ derse, kendisine (bir melek tarafından): ‘(Allah’ın ismi sayesinde) doğru yola iletildin, (bütün ihtiyaçların) karşılandı ve (her türlü kötülükten) korundun!’ denir. Şeytan da ondan uzaklaşır.” (Tirmizî, Daavât, 34; Ebû Dâvûd, Edeb, 103)
Bu dua, Allah’a tam bir teslimiyetin ifadesidir ve okuyana hem yol gösterir hem de onu her türlü şerden muhafaza eder.
Kur’an’ın Kalkanları: Ayetel Kürsi ve Amenerrasülü
Kur’an-ı Kerim, bütünüyle bir şifa ve rahmet kaynağıdır. Ancak bazı sure ve ayetlerin, özellikle cin ve şeytanın şerrinden korunma konusunda özel bir fazileti vardır. Bakara Suresi, bu konuda öne çıkan surelerden biridir. Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edildiğine göre, Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur:
“Evlerinizi (içinde Kur’an okunmayarak) kabirlere çevirmeyin. Şüphesiz şeytan, içinde Bakara Suresi okunan evden kaçar.” (Müslim, Müsâfirîn, 212; Tirmizî, Fedâilü’l-Kur’ân, 2)
Bakara Suresi’nin tamamını okumak büyük bir fazilet olsa da, özellikle iki bölümünün okunması korunma açısından çok tavsiye edilir: Ayetel Kürsi (Bakara, 2/255) ve Amenerrasülü (Bakara, 2/285-286).
Ayetel Kürsi (Bakara, 2/255)
Ayetel Kürsi, Allah’ın eşsiz sıfatlarını, O’nun yüceliğini, ilminin ve kudretinin her şeyi kuşattığını anlatan, Kur’an’ın en azametli ayetlerinden biridir. Yatmadan önce veya gün içinde okunduğunda, okuyanı Allah’ın izniyle görünür görünmez bütün kötülüklerden koruduğuna inanılır.
اللَّهُ لَا إِلَٰهَ إِلَّا هُوَ الْحَيُّ الْقَيُّومُ ۚ لَا تَأْخُذُهُ سِنَةٌ وَلَا نَوْمٌ ۚ لَّهُ مَا فِي السَّمَاوَاتِ وَمَا فِي الْأَرْضِ ۗ مَن ذَا الَّذِي يَشْفَعُ عِندَهُ إِلَّا بِإِذْنِهِ ۚ يَعْلَمُ مَا بَيْنَ أَيْدِيهِمْ وَمَا خَلْفَهُمْ ۖ وَلَا يُحِيطُونَ بِشَيْءٍ مِّنْ عِلْمِهِ إِلَّا بِمَا شَاءَ ۚ وَسِعَ كُرْسِيُّهُ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ ۖ وَلَا يَئُودُهُ حِفْظُهُمَا ۚ وَهُوَ الْعَلِيُّ الْعَظِيمُ
Allâhu lâ ilâhe illâ huvel hayyul kayyûm, lâ te’huzuhu sinetun ve lâ nevm, lehu mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, men zellezî yeşfeu indehu illâ bi iznih, ya’lemu mâ beyne eydîhim ve mâ halfehum, ve lâ yuhîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bimâ şâe, vesia kursiyyuhus semâvâti vel ard, ve lâ yeûduhu hıfzuhumâ ve huvel aliyyul azîm.
“Allah, O’ndan başka ilah yoktur; diridir (hayydır), kaimdir. O’nu ne bir uyuklama tutabilir, ne de bir uyku. Göklerdeki her şey, yerdeki her şey O’nundur. İzni olmaksızın O’nun katında şefaatte bulunacak kimdir? O, kulların önlerindekini ve arkalarındakini (yaptıklarını ve yapacaklarını) bilir. Onlar O’nun ilminden, kendisinin dilediği kadarından başka bir şey kavrayamazlar. O’nun kürsüsü, bütün gökleri ve yeri kaplayıp kuşatmıştır. (O, göklere, yere, bütün evrene hükmetmektedir.) Gökleri ve yeri koruyup gözetmek O’na güç gelmez. O, yücedir, büyüktür.” (Bakara, 2/255)
Amenerrasülü (Bakara, 2/285-286)
Bakara Suresi’nin son iki ayeti olan “Amenerrasülü”, imanın temel esaslarını içerir ve özellikle gece okunduğunda kişiyi her türlü kötülükten koruyacağı müjdelenmiştir. Numan b. Beşir (r.a)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.v) şöyle buyurmuştur: “Allah Teâlâ, gökleri ve yeri yaratmadan iki bin yıl önce bir kitap yazdı. O kitaptan iki ayet indirip Bakara Suresi’ni bu iki ayetle bitirdi. Bu iki ayet, bir evde üç gece okunursa, şeytan o eve yaklaşamaz.” (Tirmizî, Sevâbu’l-Kur’ân, 4)
آمَنَ الرَّسُولُ بِمَا أُنزِلَ إِلَيْهِ مِن رَّبِّهِ وَالْمُؤْمِنُونَ ۚ كُلٌّ آمَنَ بِاللَّهِ وَمَلَائِكَتِهِ وَكُتُبِهِ وَرُسُلِهِ لَا نُفَرِّقُ بَيْنَ أَحَدٍ مِّن رُّسُلِهِ ۚ وَقَالُوا سَمِعْنَا وَأَطَعْنَا ۖ غُفْرَانَكَ رَبَّنَا وَإِلَيْكَ الْمَصِيرُ
لَا يُكَلِّفُ اللَّهُ نَفْسًا إِلَّا وُسْعَهَا ۚ لَهَا مَا كَسَبَتْ وَعَلَيْهَا مَا اكْتَسَبَتْ ۗ رَبَّنَا لَا تُؤَاخِذْنَا إِن نَّسِينَا أَوْ أَخْطَأْنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تَحْمِلْ عَلَيْنَا إِصْرًا كَمَا حَمَلْتَهُ عَلَى الَّذِينَ مِن قَبْلِنَا ۚ رَبَّنَا وَلَا تُحَمِّلْنَا مَا لَا طَاقَةَ لَنَا بِهِ ۖ وَاعْفُ عَنَّا وَاغْفِرْ لَنَا وَارْحَمْنَا ۚ أَنتَ مَوْلَانَا فَانصُرْنَا عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Âmener resûlu bimâ unzile ileyhi min rabbihî vel mu’minûn, kullun âmene billâhi ve melâiketihî ve kutubihî ve rusulih, lâ nuferriku beyne ehadin min rusulih, ve kâlû semi’nâ ve ata’nâ gufrâneke rabbenâ ve ileykel masîr.
Lâ yukellifullâhu nefsen illâ vus’ahâ, lehâ mâ kesebet ve aleyhâ mektesebet, rabbenâ lâ tuâhıznâ in nesînâ ev ahta’nâ, rabbenâ ve lâ tahmil aleynâ ısran kemâ hameltehu alellezîne min kablinâ, rabbenâ ve lâ tuhammilnâ mâ lâ tâkate lenâ bih, va’fu annâ, vagfir lenâ, verhamnâ, ente mevlânâ fensurnâ alel kavmil kâfirîn.
“Peygamber, Rabbinden kendisine indirilene iman etti, müminler de (iman ettiler). Her biri; Allah’a, meleklerine, kitaplarına ve peygamberlerine iman ettiler ve şöyle dediler: ‘O’nun peygamberlerinden hiçbirini (diğerinden) ayırt etmeyiz.’ Şöyle de dediler: ‘İşittik ve itaat ettik. Ey Rabbimiz! Senden bağışlama dileriz. Sonunda dönüş yalnız sanadır.’”
“Allah bir kimseyi ancak gücünün yettiği şeyle yükümlü kılar. Onun kazandığı iyilik kendi yararına, kötülük de kendi zararınadır. (Şöyle diyerek dua ediniz): ‘Ey Rabbimiz! Unutur, ya da yanılırsak bizi sorumlu tutma! Ey Rabbimiz! Bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme. Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmediği şeyleri yükleme! Bizi affet, bizi bağışla, bize acı! Sen bizim Mevlâmızsın. Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et.’” (Bakara, 2/285-286)
Bu ayetleri, özellikle gece yatmadan önce okumayı alışkanlık haline getirmek, gece boyunca manevi bir koruma altında olmamıza vesile olacaktır.
Uykuya Dalarken ve Uykuda Korunma
Uyku, bedenin dinlendiği ancak ruhun çeşitli etkilere açık olabildiği bir haldir. Bu nedenle uykuya dalmadan önce ve uykuda yaşanabilecek korkulara karşı da Peygamber Efendimiz’in tavsiye ettiği dualar bulunmaktadır.
Yatağa Girince Okunacak Dua
Resûl-i Ekrem Efendimiz (s.a.v), yatağa girdiğinde çeşitli dualar okurdu. Büreyde (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte, özellikle kötü rüyalardan, kabuslardan ve şeytanların ve cinlerin uyku halindeki olumsuz etkilerinden korunmak için şu duayı tavsiye etmiştir:
اللَّهُمَّ رَبَّ السَّمَوَاتِ السَّبْعِ وَمَا أَظَلَّتْ، وَرَبَّ الأَرَضِينَ وَمَا أَقَلَّتْ، وَرَبَّ الشَّيَاطِينِ وَمَا أَضَلَّتْ، كُنْ لِي جَارًا مِنْ شَرِّ خَلْقِكَ كُلِّهِمْ جَمِيعًا، أَنْ يَفْرُطَ عَلَيَّ أَحَدٌ مِنْهُمْ أَوْ أَنْ يَبْغِيَ، عَزَّ جَارُكَ، وَجَلَّ ثَنَاؤُكَ، وَلاَ إِلَهَ غَيْرُكَ، وَلاَ إِلَهَ إِلاَّ أَنْتَ
Allâhümme rabbe’s-semâvâti’s-seb’ı ve mâ ezallet ve rabbe’l-eradîne ve mâ ekallet ve rabbe’ş-şeyâtîne ve mâ edallet kün lî câran min şerri halkıke küllihim cemî’an en yefruta aleyye ehadün minhüm ev en yebğiye azze câruke ve celle senâüke ve lâ ilâhe gayruke ve lâ ilâhe illâ ente.
“Ey yedi kat semânın ve onların gölgelediklerinin Rabbi! Ey arzların (yerlerin) ve onların taşıdıklarının Rabbi! Ey şeytanların ve onların azdırdıklarının Rabbi! Bütün bu yarattıklarının şerrine karşı beni himâye et (komşuluğuna al, koru)! Öyle ki, onlardan hiçbiri üzerime âni bir saldırıda bulunamasın veya bana karşı azgınlık edemesin. Senin koruduğun aziz olur. Senin övgün yücedir. Senden başka ilah yoktur, ilah olarak sadece Sen varsın.” (Tirmizî, Daavât, 96)
Bu dua, Allah’ın sonsuz kudretine ve koruyuculuğuna sığınarak, O’ndan tüm yaratılmışların şerrine karşı himaye talep etmektir.
Uykuda Korkunca Okunacak Dua
Bazı insanlar uykularında korkutucu şeyler yaşayabilir, kâbuslar görebilirler. Sahabeden Hâlid İbnu Velid (r.a) de benzer bir durum yaşamış ve bunu Peygamber Efendimiz’e (s.a.v) anlatarak tavsiye istemiştir. İmam Mâlik’in Muvatta’sında rivayet edildiğine göre, Hâlid İbnu Velid (r.a), “Yâ Resûlallah, ben uykuda iken korkutuluyorum (kâbuslar görüyorum). Ne yapmamı tavsiye buyurursunuz?” diye sormuş, Hz. Peygamber (s.a.v) de ona şu duayı okumasını tavsiye etmiştir:
أَعُوذُ بِكَلِمَاتِ اللَّهِ التَّامَّاتِ مِنْ غَضَبِهِ وَعِقَابِهِ وَشَرِّ عِبَادِهِ وَمِنْ هَمَزَاتِ الشَّيَاطِينِ وَأَنْ يَحْضُرُونِ
Eûzu bi kelimâtillâhi’t-tâmmâti min gadabihî ve ikâbihî ve şerri ibâdihî ve min hemezâti’ş-şeyâtîni ve en yahdurûn.
“Allah’ın eksiksiz, tam olan kelimeleri (isimleri, sıfatları ve Kur’an ayetleri) ile O’nun gazabından, cezasından, kullarının şerrinden, şeytanların vesveselerinden ve yanımda bulunmalarından (bana musallat olmalarından) Allah’a sığınırım.” (Muvatta, Şiir, 9; Tirmizî, Daavât, 94)
Bu dua, özellikle gece korkuları ve kâbuslara karşı okunduğunda Allah’ın izniyle kişiye sükûnet ve güvence verir.
Özel Mekanlarda Korunma: Tuvalete Girerken
İslam inancına göre tuvaletler, çöplükler, hamamlar, harabeler ve kabristanlar gibi yerler, cinlerin ve şeytanların sıkça bulundukları veya uğradıkları mekanlardır. Bu nedenle bu tür yerlere girerken manevi korunma tedbirleri almak önemlidir. Peygamber Efendimiz (s.a.v), tuvalete (hacet giderme yerine) girerken şu duayı okurdu:
اللَّهُمَّ إِنِّي أَعُوذُ بِكَ مِنَ الْخُبُثِ وَالْخَبَائِثِ
Allâhümme innî eûzu bike mine’l-hubsi ve’l-habâis.
“(Bismillâh) Allah’ım, erkek ve dişi bütün şeytanlardan (pislikten ve kötü yaratıklardan) sana sığınırım.” (Buhârî, Vudû’, 9; Müslim, Hayz, 122)
Bu kısa ve öz dua, kişinin bu tür mekanlarda bulunabilecek olumsuz manevi varlıkların şerrinden Allah’a sığınmasını sağlar. Başına “Bismillah” eklemek de tavsiye edilir.
Zikrin Gücü: Tekbir, Tesbih ve Hamd
Şeytanın en büyük hedeflerinden biri, insanı Allah’ı anmaktan alıkoymaktır. Özellikle namazda vesvese vererek, aklına dünyevi işleri getirerek kişinin huşûunu bozmaya çalışır. Namaz sonrası yapılan tesbihatı (Sübhanallah, Elhamdülillah, Allahuekber demek) engellemek veya aceleye getirmek için türlü hilelere başvurur. Bu nedenle namazlardan sonra ve gün içinde yapılan tesbih, tekbir ve hamd, şeytana karşı güçlü birer silahtır.
Ebû Hüreyre (r.a)’den rivayet edilen bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (s.a.v), şu zikrin faziletini şöyle açıklamıştır:
“Her kim günde yüz kere:
لاَ إِلَهَ إِلاَّ اللَّهُ، وَحْدَهُ لاَ شَرِيكَ لَهُ، لَهُ الْمُلْكُ وَلَهُ الْحَمْدُ، وَهُوَ عَلَى كُلِّ شَيْءٍ قَدِيرٌ
Lâ ilâhe illallâhu vahdehu lâ şerîke leh, lehu’l-mülkü ve lehu’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr.
‘Allah’tan başka hiçbir ilâh yoktur. O tektir, ortağı yoktur. Mülk O’nundur, hamd O’na mahsustur. O’nun gücü her şeye yeter.’ duasını söylerse, kendisine on köle âzat etmiş gibi sevap verilir, ayrıca onun için yüz iyilik yazılır ve yüz günahı silinir. Bu dua, o gün akşam oluncaya kadar onu şeytana karşı korur. Hiçbir kimse de onun yaptığı bu amelden daha faziletlisini yapamaz; ancak bu duayı ondan daha çok okuyan kimse hariçtir.” (Buhârî, Daavât, 54, Bed’ü’l-Halk, 11; Müslim, Zikir, 28)
Bu zikir, hem büyük sevaplar kazandıran hem de gün boyu şeytana karşı etkili bir koruma sağlayan muazzam bir manevi yatırımdır.
Şeytanın Fısıltılarına Karşı: İhlas Suresi
Bazen şeytan, insanın kalbine doğrudan vesvese ve şüpheler fısıldayabilir. Özellikle Allah’ın varlığı, sıfatları veya kader gibi konularda kafa karıştırıcı düşünceler sokmaya çalışır. Peygamber Efendimiz (s.a.v), bu tür durumlara karşı da bir çözüm öğretmiştir. Bir hadis-i şerifte, şeytanın bu tür telkinleriyle karşılaşıldığında İhlas Suresi’nin okunması ve ardından hafifçe sol tarafa doğru üç defa “tüf” denilmesi (tükürür gibi yapmak, ancak tükürük çıkarmadan) tavsiye edilmiştir. (Bkz. Müslim, Selâm, 68)
İhlas Suresi, Allah’ın birliğini, benzersizliğini ve her türlü eksiklikten münezzeh olduğunu en özlü şekilde ifade eder:
قُلْ هُوَ اللَّهُ أَحَدٌ
اللَّهُ الصَّمَدُ
لَمْ يَلِدْ وَلَمْ يُولَدْ
وَلَمْ يَكُن لَّهُ كُفُوًا أَحَدٌ
Kul huvallâhu ehad.
Allâhus samed.
Lem yelid ve lem yûled.
Ve lem yekun lehu kufuven ehad.
“De ki: O, Allah’tır, bir tektir.”
“Allah Samed’dir (Her şey O’na muhtaçtır; O, hiçbir şeye muhtaç değildir).”
“O’ndan çocuk olmamıştır (Kimsenin babası değildir). Kendisi de doğmamıştır (Kimsenin çocuğu değildir).”
“Hiçbir şey O’na denk ve benzer değildir.” (İhlas, 112/1-4)
Bu sureyi okumak, tevhid inancını tazeleyerek şeytanın sokmaya çalıştığı şüphe ve vesveselere karşı kalbi güçlendirir.
Koruyucu Kalkanlar: Muavvizeteyn (Felak ve Nas Sureleri)
“Muavvizeteyn”, yani “iki sığındırıcı” olarak bilinen Felak ve Nas Sureleri, özellikle haset, sihir, nazar gibi dış kaynaklı kötülüklerden ve cinlerin ve şeytanların şerrinden Allah’a sığınmak için okunur. Sevgili Peygamberimiz (s.a.v), bu iki sureyi sıkça okur, Ashabına ve ailesine de okumalarını tavsiye ederdi. Hz. Aişe (r.anha) validemiz şöyle anlatır:
“Hz. Peygamber (s.a.v) her gece yatağına girdiği zaman avuçlarını birleştirir, sonra onlara üfler ve içine ‘Kul hüvallâhu ehad’ (İhlas), ‘Kul eûzu bi-Rabbi’l-felak’ (Felak) ve ‘Kul eûzu bi-Rabbi’n-nâs’ (Nas) surelerini okur, sonra başından ve yüzünden başlayarak vücudunun ulaşabildiği yerlere kadar elleriyle mesh ederdi. Bunu üç defa yapardı. Hastalandığı zaman aynı şeyi kendisine yapmamı bana emrederdi.” (Buhârî, Fedâilü’l-Kur’ân 14, Tıb 39; Müslim, Selâm 50)
Felak Suresi
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ
مِن شَرِّ مَا خَلَقَ
وَمِن شَرِّ غَاسِقٍ إِذَا وَقَبَ
وَمِن شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِي الْعُقَدِ
وَمِن شَرِّ حَاسِدٍ إِذَا حَسَدَ
Kul eûzu bi rabbil felak.
Min şerri mâ halak.
Ve min şerri gâsikın izâ vekab.
Ve min şerrin neffâsâti fil ukad.
Ve min şerri hâsidin izâ hased.
“De ki: Sabahın Rabbine sığınırım.”
“Yarattığı şeylerin şerrinden.”
“Karanlığı çöktüğü zaman gecenin şerrinden.”
“Düğümlere üfleyenlerin şerrinden.”
“Haset ettiği zaman hasetçinin şerrinden.” (Felak, 113/1-5)
Nas Suresi
قُلْ أَعُوذُ بِرَبِّ النَّاسِ
مَلِكِ النَّاسِ
إِلَٰهِ النَّاسِ
مِن شَرِّ الْوَسْوَاسِ الْخَنَّاسِ
الَّذِي يُوَسْوِسُ فِي صُدُورِ النَّاسِ
مِنَ الْجِنَّةِ وَالنَّاسِ
Kul eûzu bi rabbin nâs.
Melikin nâs.
İlâhin nâs.
Min şerril vesvâsil hannâs.
Ellezî yuvesvisu fî sudûrin nâs.
Minel cinneti ven nâs.
“De ki: İnsanların Rabbine sığınırım.”
“İnsanların Melikine (mutlak sahip ve hakimine).”
“İnsanların İlâhına.”
“Sinsice (kalplere) vesvese sokan (şeytanın) şerrinden.”
“O ki, insanların göğüslerine (kalplerine) vesvese verir.”
“(Gerek) cinden, (gerekse) insandan (olan bütün vesvesecilerin şerrinden Allah’a sığınırım!).” (Nas, 114/1-6)
Bu iki sureyi düzenli olarak, özellikle sabah akşam ve yatmadan önce okumak, hem insanlardan hem de cinlerden gelebilecek her türlü kötülüğe karşı bizleri Allah’ın koruması altına alır.
Son Söz
Görüldüğü gibi, dinimiz bize cinlerin ve şeytanın şerrinden korunmak için pek çok manevi reçete sunmaktadır. Abdestli gezmek, Allah’ı sürekli zikretmek, eve girip çıkarken, yatağa yatarken, tuvalete girerken ilgili duaları okumak, özellikle Ayetel Kürsi, Amenerrasülü ve Muavvizeteyn gibi Kur’an’ın koruyucu ayet ve surelerini dilimizden düşürmemek, bizi bu görünmez düşmanlara karşı güçlü kılacaktır. Unutmayalım ki en büyük sığınak ve koruyucu Yüce Allah’tır. O’na tam bir teslimiyetle yöneldiğimizde ve öğrettiği dualarla O’ndan yardım istediğimizde, O’nun izniyle hiçbir şer bize zarar veremez. Rabbim hepimizi görünür görünmez bütün kötülüklerden muhafaza eylesin.
Kaynakça
- Buhârî, Muhammed b. İsmail. Sahîh-i Buhârî. İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Müslim, b. Haccâc. Sahîh-i Müslim. İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Tirmizî, Muhammed b. Îsâ. Sünen-i Tirmizî. İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Ebû Dâvûd, Süleyman b. Eş’as es-Sicistânî. Sünen-i Ebî Dâvûd. İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Mâlik b. Enes. el-Muvatta’. İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Kur’an-ı Kerim ve Açıklamalı Meali. Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
Views: 2