Cin Suresinin Havas Ve Sırları
Kur’an-ı Kerim’in yetmiş ikinci suresi olan Cin Suresi, adını içerisinde bahsi geçen cinler topluluğundan alır. Bu mübarek sure, sadece imana dair mesajlar içermekle kalmaz, aynı zamanda İslam maneviyat geleneğinde derin sırlara ve özelliklere (havas) sahip olduğuna inanılan bir hazinedir. Nice meşâyih-i kiramın, yani büyük İslam alimlerinin ve maneviyat önderlerinin, Cin Suresi ile amel ederek pek çok kıymetli nimete ve yüksek makamlara eriştikleri rivayet edilir. Bu yazımızda, Cin Suresi’nin havasına dair kadim kaynaklarda yer alan bazı bilgileri, günümüz insanının anlayabileceği bir dille ve belirli usullere dikkat çekerek ele alacağız.
- Cin Suresinin Havas Ve Sırları
- Cin Suresi Nedir Ve Neden Bu Kadar Önemlidir?
- Cin Suresinin Temel Havası: Erdemleri Ve Manevi Kapıları
- Kırk Bir Günlük Riyazet Ve Cinler Alemiyle İletişim
- Şifa Vesilesi Olarak Cin Suresi
- Dileklerin Kabulü İçin Bir Anahtar
- Mahlukatı Teshir Etme Gücü
- Günlük Vird Edinmenin Faziletleri
- Cin Suresi İle İleri Seviye Manevi Tecrübeler
- Kalp Gözünün Açılması Ve Gayb Alemine Yolculuk
- Gaybdan Rızık Temini
- İnsanları, Cinleri Ve Perileri Teshir Etmek
- Perilerle İletişim Ve Ahitleşme
- Hintli Bir Cinni Musahhar Kılmak
- Ervah-ı Tayyibe İle Dostluk
- Cin Suresi Amellerinde Dikkat Edilmesi Gereken Şartlar
- Havas İlmi Ve Cin Suresi: Kaynakların Dilinden
- Son Söz
- Kaynakça
Cin Suresi Nedir Ve Neden Bu Kadar Önemlidir?
Cin Suresi, Mekke döneminde nazil olmuş olup 28 ayetten oluşur. Temel olarak, bir grup cinin Kur’an-ı Kerim’i dinleyip iman etmelerini, Allah’ın birliğini, peygamberliğin hakikatini ve ahiret gününü konu edinir. Bu sure, cinlerin de insanlar gibi iman ve itaatle yükümlü varlıklar olduğunu bizlere bildirir.
Sure, şu şekilde başlar:
قُلْ أُوحِيَ إِلَيَّ أَنَّهُ اسْتَمَعَ نَفَرٌ مِّنَ الْجِنِّ فَقَالُوا إِنَّا سَمِعْنَا قُرْآنًا عَجَبًا
يَهْدِي إِلَى الرُّشْدِ فَآمَنَّا بِهِ ۖ وَلَن نُّشْرِكَ بِرَبِّنَا أَحَدًا1
Okunuşu:
Qul ūḥiya ilayya annahu stamaʿa nafarun mina l-jinni fa-qālū innā samiʿnā qurʾānan ʿajaban.
Yahdī ilā r-rushdi fa-āmannā bihi wa-lan nushrika bi-rabbinā aḥadan.
Anlamı:
“(Ey Muhammed!) De ki: ‘Bana vahyolundu ki, cinlerden bir topluluk Kur’an’ı dinlemişler de şöyle demişler: Gerçekten biz, hayranlık veren bir Kur’an dinledik.'”
“‘Doğru yola iletiyor, ona iman ettik. Rabbimize hiçbir şeyi ortak koşmayacağız.'”
Cin Suresi’nin önemi, hem teolojik mesajlarında hem de manevi alanda kendisine atfedilen güçlü etkilerde yatmaktadır. Havas ilmiyle meşgul olanlar için bu sure, özel bir yere sahiptir.
Cin Suresinin Temel Havası: Erdemleri Ve Manevi Kapıları
Kadim eserlerde belirtildiğine göre, Cin Suresi’nin düzenli ve usulüne uygun okunmasıyla birçok manevi kapının aralandığına inanılır. Bu özellikler, kişinin niyetine, samimiyetine ve riayet ettiği şartlara göre tecelli edebilir.
Kırk Bir Günlük Riyazet Ve Cinler Alemiyle İletişim
En bilinen uygulamalardan biri, Cin Suresi’nin 41 gün boyunca her gün 41 defa okunmasıdır. Bu usule riayet eden kimseye, Cenâb-ı Hakk’ın izniyle cinler aleminin sakinlerinin ve hatta cin padişahlarının itaat edebileceği belirtilir. Ancak bu uygulamanın önemli bir şartı vardır: 41 gün tamamlandıktan sonra da her gün en az bir defa okumaya devam etmek gerekir.
Eğer bu 41 günlük süre zarfında kişi riyazet (nefsi terbiye etmek amacıyla yapılan perhiz ve özel ibadetler) ile oruç tutup halvet (insanlardan uzlete çekilip ibadetle meşgul olma) halinde olursa, 41 günün sonunda cin padişahlarının ayanen, yani gözle görülür bir şekilde zahir olup her türlü meşru dileğini yerine getirecekleri söylenir.
Oruç tutulmasa ve tam bir halvete girilmese dahi, bu mübarek sure her okunduğunda sakin, temiz ve insanlardan uzak bir yerde okunursa şu gibi faydaların hâsıl olacağı bildirilmiştir:
- Hem insanlar hem de cinler nezdinde itibar ve saygınlık kazanmak.
- Tüm kötü niyetli varlıkların ve şerli kimselerin şerrinden güvende olmak.
Şifa Vesilesi Olarak Cin Suresi
Cin Suresi’nin şifa verici özelliklerinden biri de cinlerin olumsuz etkilerine maruz kalmış kişilere yöneliktir. Eğer cin musallatına uğramış bir kimsenin yanında bu mübarek sure bir defa ihlasla okunursa, Allah Teâlâ’nın izniyle o kişinin bir daha cinlerin tasallutuna uğramayacağı ve hanesinin kötülüklerden korunacağı rivayet edilir.
Dileklerin Kabulü İçin Bir Anahtar
Yukarıda bahsedilen 41 günlük özel uygulamadan sonra, herhangi bir meşru hacetin (dileğin) gerçekleşmesi niyetiyle Cin Suresi’ni bir, üç veya beş defa okumak, Allah’ın emriyle o dileğin kabulüne vesile olabilir.
Mahlukatı Teshir Etme Gücü
“Teshir,” bir şeyi etki altına almak, boyun eğdirmek anlamına gelir. Cin Suresi’nin bu konuda “iksir-i azam” yani “en büyük iksir” mesabesinde olduğu belirtilir. Örneğin, 41 günlük uygulamadan sonra bir hayvana bir kere okunursa, o hayvanın hemen uysallaşıp okuyan kişiden ayrılmaz hale geleceği ifade edilir. Bu, surenin sadece görünmeyen varlıklar üzerinde değil, görünen mahlukat üzerinde de bir tesiri olabileceğine işaret eder.
Günlük Vird Edinmenin Faziletleri
Kim bu mübarek sureyi kendine günlük bir vird (düzenli okunan dua veya zikir) edinip her gün en az bir defa okumaya devam ederse, pek çok büyük faydasını ve manevi gelişimini hayatında müşahede edeceği bildirilmiştir.
Cin Suresi İle İleri Seviye Manevi Tecrübeler
Cin Suresi ile yapılan bazı ameller, daha derin manevi tecrübelere ve sırlara kapı aralayabilir. Bu tür uygulamalar genellikle daha yoğun bir riyazet, halvet ve adanmışlık gerektirir.
Kalp Gözünün Açılması Ve Gayb Alemine Yolculuk
Üç gün boyunca halvet bir mekânda riyazetli (perhizli) oruç tutarak, her gün gusül abdesti alıp Cin Suresi’ni 41 defa okuyan kimsenin kalp gözünün açılacağı, Müslüman cinlerin gelip kişiyi gayb âleminde gezdireceği ve birçok gizli sırrı keşfettireceği rivayet edilir. “Kalp gözü” (basiret), manevi hakikatleri idrak etme yeteneği anlamına gelir.
Gaybdan Rızık Temini
Maddi sıkıntılardan kurtulmak ve gaybdan rızık temin etmek niyetiyle de bazı uygulamalar tarif edilmiştir:
- Bir halvet yere girip orada riyazetli oruç tutarak, her gün gusül abdesti alıp bu mübarek sureyi 300 defa okuyan ve bu uygulamaya 7 gün devam eden, sonrasında ise her gece 7 defa okumaya devam eden kişinin her sabah yastığının altında âlem-i gaybdan bir altın bulacağı söylenir. Ancak bu sırrın kimseye açıklanmaması şarttır; aksi halde bu nimetin kesileceği belirtilir.
- Benzer bir uygulama olarak, 7 gün halvet bir yerde riyazetli oruç tutup her gün 300 defa Cin Suresi’ni okuyanın da 7. günden itibaren yastığının altına her gün bir altın bırakılacağı ifade edilir.
Bu tür rivayetler, kişinin Allah’a olan tevekkülünü ve samimiyetini ölçen, aynı zamanda sabır ve sır saklama gibi erdemleri de sınayan tecrübeler olarak anlaşılabilir.
İnsanları, Cinleri Ve Perileri Teshir Etmek
Kaynaklarda, Cin Suresi ile insanların, cinlerin ve perilerin dahi teshir edilebileceği belirtilir. Bu, onların dostluğunu kazanmak, yardımlarını almak veya olası zararlarından korunmak anlamına gelebilir.
Perilerle İletişim Ve Ahitleşme
Perileri teshir etmek (etki altına almak ve onlarla bir anlaşma yapmak) isteyenler için şöyle bir usul tarif edilir:
21 gün boyunca riyazetli olarak halvet bir yerde oruç tutulur. Her gün gusül abdesti alınır. Her gün bu mübarek sure-i şerif 21 defa okunur ve ardından Efendimiz Hazreti Muhammed’e (s.a.v.) 1001 defa salavat-ı şerife getirilir.
Bir Salavat-ı Şerife örneği:
اللَّهُمَّ صَلِّ عَلَى سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ وَعَلَى آلِ سَيِّدِنَا مُحَمَّدٍ
Okunuşu:
Allāhumma ṣalli ʿalā sayyidinā Muḥammadin wa ʿalā āli sayyidinā Muḥammad.
Anlamı:
“Allah’ım, Efendimiz Muhammed’e ve Efendimiz Muhammed’in ailesine salât (rahmet ve selâm) eyle.”
Bu uygulamanın 21. gününde, halvet olunan yerin sanki güneş doğmuş gibi bir nurla dolacağı ve peri padişahlarının hizmetçileriyle birlikte kişinin huzuruna gelecekleri rivayet edilir. Karşılıklı bir ahitleşme (anlaşma) yapılır. Periler genellikle şu şartları koşarlar: Her gün Cin Suresi’ni bir kere okumak, ruhani varlıkları rahatsız edecek (pislik, kötü koku, gürültü gibi) şeylerden kaçınmak ve hayvansal gıdalar (et, süt, yumurta, bal gibi) tüketmemek.
Bu şartlar kabul edilirse anlaşma tamamlanır. Kabul edilmezse periler çekip giderler. Şartlar kabul edildikten sonra, kişi dilerse içlerinden bir peri kızını kendisine hizmet etmesi için talep edebilir ve bir peri kızı bu hizmete talip olabilir. Bundan sonra o peri kızının, kişi nereye giderse onunla beraber olacağı, her türlü meşru hacetini anında yerine getireceği, dilerse kişiyi perilerin yaşadığı yerlere, bulutların üzerine çıkarıp gezdireceği ve gaybdan yiyecek içecekler getireceği anlatılır.
Hintli Bir Cinni Musahhar Kılmak
Cin Suresi’ni besmelesiz olarak (yani başında “Bismillahirrahmanirrahim” demeden) 5144 defa okuyan kimseye o anda Hintli bir cinnin musahhar olacağı, yani hizmetine gireceği belirtilir. Ancak bu tür uygulamaların çok ciddi riskler taşıdığı ve kişinin kendisini manevi olarak çok güçlü bir şekilde korumaya alması gerektiği, aksi takdirde helak olabileceği önemle vurgulanır. Besmelenin terk edilmesi, rahmet ve koruma kapılarından birini kapatmak anlamına gelebileceği için bu tür ameller son derece tehlikelidir ve kesinlikle ehil olmayanlar tarafından denenmemelidir.
Ervah-ı Tayyibe İle Dostluk
“Ervah-ı tayyibe,” temiz ve iyi ruhlar anlamına gelir. Onlarla manevi bir bağ kurmak ve dost olmak için her gün üç defa Cin Suresi okunması tavsiye edilir: Sabah namazından sonra bir defa, öğle namazından sonra bir defa ve yatsı namazından sonra bir defa. Bir müddet bu şekilde devam edildiğinde, ervah-ı tayyibenin gelip o kişiyle dost olacağı ve her türlü meşru hacetini Allah’ın izniyle yerine getireceği rivayet edilir.
Cin Suresi Amellerinde Dikkat Edilmesi Gereken Şartlar
Cin Suresi’nin havasından istifade etmek amacıyla yapılan uygulamaların (amellerin) başarılı ve güvenli olabilmesi için bazı temel şartlara riayet etmek elzemdir. Bu şartlar, hem manevi bir hazırlık hem de uygulamanın doğru bir şekilde icra edilmesi için gereklidir:
- Çok Salavat-ı Şerife Okumak: Peygamber Efendimiz’e (s.a.v.) sıkça salavat getirmek, manevi kapıların açılmasına ve amellerin kabulüne vesiledir.
- Halvet Ve Riyazetli Oruç: Özellikle belirli bir amaç için yapılan yoğun amellerde (eğer amel için şart kılınmış ise) halvete çekilmek (insanlardan uzak, yalnız bir yerde bulunmak) ve riyazetli oruç tutmak (helal ve temiz gıdalarla az yemek, bazen hayvansal gıdalardan tamamen uzak durmak) önemlidir. Bu, nefsi terbiye eder ve ruhani hassasiyeti artırır.
- Güzel Kokulu Buhur Yakmak: Okuma sırasında güzel kokulu bir tütsü (buhur) yakmak, hem mekanı temizler hem de ruhani varlıkların hoşnut olacağı bir atmosfer oluşturur. Amber, öd ağacı, günlük gibi doğal reçineler tercih edilebilir.
- Her Gün Veya Her Gece Gusül Abdesti Almak: Sürekli olarak cünüplükten ve hadesten temizlenmiş olmak, yani gusül abdestli bulunmak, manevi amellerin temel şartlarındandır. Özellikle yoğun okuma dönemlerinde bu hususa azami dikkat gösterilmelidir.
- Okunan Yere Hayızlı Kadın Girmeyecek: Amel yapılan mekanın temizliğine ve kudsiyetine halel getirecek durumlardan kaçınılmalıdır. Bu bağlamda, hayız (adet) halindeki kadınların bu tür özel amel yapılan alanlara girmemesi gerektiği belirtilir.
- Asla Dünya Kelamı Konuşmayacaksın: Okuma ve amel sırasında tamamen yapılan işe odaklanılmalı, gereksiz ve dünyevi konuşmalardan kesinlikle kaçınılmalıdır. Bu, konsantrasyonu ve manevi bağlantıyı korumak için zorunludur.
Bu şartlar, yapılan amelin hem etkili olmasını sağlamak hem de olası olumsuz ruhani etkilerden korunmak için büyük önem taşır.
Havas İlmi Ve Cin Suresi: Kaynakların Dilinden
Havas ilmi, Kur’an ayetlerinin, Allah’ın güzel isimlerinin (Esma-ül Hüsna) ve bazı özel duaların belirli sayılarda ve usullerde okunmasıyla çeşitli manevi, ruhi ve hatta maddi faydalar elde etmeyi amaçlayan bir bilgi dalıdır. Bu ilim, İslam medeniyetinde özellikle Gazzâlî, Bûnî gibi alimlerin eserlerinde ve daha sonraki dönemlerde yazılmış pek çok “Gencine-i Esrâr” (Sırlar Hazinesi), “Kenzü’l-Havâs” (Özellikler Hazinesi) ve “Mecmuatü’l-Ahzâb” (Dua ve Zikirler Derlemesi) türü kitaplarda işlenmiştir.
Örneğin, İmam Ahmed el-Bûnî’nin “Şemsü’l-Maârif” gibi eserleri, bu alanda en çok bilinen ancak içeriği ve kullanımı konusunda dikkatli olunması gereken kaynaklardandır. Bu tür eserlerde, Cin Suresi gibi surelerin havasına dair detaylı bilgiler ve çeşitli tertipler bulunabilir. Ancak bu bilgiler, genellikle bir mürşidin rehberliği olmadan anlaşılması ve uygulanması zor, hatta riskli olabilen “gizli ilimler” (ulûm-u hafiyye) kapsamında değerlendirilir.
Cin Suresi’nin havasına dair aktarılan bu bilgiler, genellikle “Ey aziz, bil ki!” gibi ifadelerle başlar ve bu ilmin ancak ehil olanlar tarafından, büyük bir sorumluluk ve takva bilinciyle kullanılması gerektiği vurgulanır. Nitekim orijinal metinde de “Ey aziz bu sure-i celilenin havası çoktur amma ehli olmayanların eline geçmesin diye diğer havaslarını yazmadım” denilerek bu hassasiyet dile getirilmiştir.
Son Söz
Cin Suresi, Kur’an-ı Kerim’in mucizevi beyanlarından biri olarak, hem lafzı hem de manasıyla müminler için bir hidayet ve rahmet kaynağıdır. Bununla birlikte, İslam maneviyat geleneğinde bu sureye atfedilen özel sırlar ve güçler (havas), derin bir saygı ve büyük bir dikkatle yaklaşılması gereken konulardır.
Bu yazıda aktarılan bilgiler, kadim kaynaklardan süzülüp gelen rivayetlere dayanmaktadır. Bu tür uygulamaların manevi bir rehber eşliğinde, kişinin kendi manevi yapısına ve niyetinin saflığına uygun olarak, büyük bir sorumluluk bilinciyle ele alınması esastır. Unutulmamalıdır ki, en büyük güç ve sığınak yalnızca Cenâb-ı Hakk’tır ve her türlü hayır ve şer O’nun iradesiyle tecelli eder. Duaların ve amellerin özü, Allah’a olan samimi bir yöneliş ve O’nun rızasını kazanma arzusudur. Bu tür bilgiler, merakı gidermenin ötesinde, kişinin Yaradan’ıyla olan bağını güçlendirmeye ve O’nun sonsuz kudretini tefekkür etmeye bir vesile olmalıdır. Her türlü manevi arayışta, istikamet üzere olmak ve şer’i sınırları muhafaza etmek en temel prensiptir.
Kaynakça
- El-Bûnî, Ahmed bin Ali. Şemsü’l-Maârif el-Kübrâ ve Letâifü’l-Avârif. (Çeşitli yazma ve baskıları mevcuttur.)
- El-Gazzâlî, Ebû Hâmid Muhammed bin Muhammed. İhyâu Ulûmi’d-Dîn. (Özellikle dua ve zikirlerle ilgili bölümleri.)
- Gümüşhânevî, Ahmed Ziyâüddîn. Mecmûatü’l-Ahzâb. (Dua, zikir ve havâs konularını içeren derleme eser.)
- Yılmaz, H. Kâmil. Anahatlarıyla Tasavvuf ve Tarikatlar. Ensar Neşriyat. (Tasavvufta riyazet, halvet gibi kavramlar ve genel manevi pratikler hakkında bilgi içerir.)
- Osmanlı dönemi Gencine-i Esrâr, Kenzü’l-Havâs ve benzeri isimler taşıyan basma ve yazma eserler. (Bu eserler genellikle müellifi meçhul veya farklı kişilere atfedilmiş olabilir ve ihtiyatla yaklaşılmalıdır.)
(Not: Havas ilmine dair klasik kaynakların çoğu Arapça veya Osmanlıcadır. Modern Türkçe’ye çevrilmiş ve güvenilirliği teyit edilmiş eser sayısı sınırlıdır. Bu alanda araştırma yaparken ehil kişilere danışmak ve güvenilir kaynaklara yönelmek önemlidir.)