Hacer’in Cin Düğünü | Gerçek Korku Hikayesi

Gerçek Korku Hikayesi | Güzelliği kıskanılan Hacer’in, arkadaşının yaptığı büyü sonucu cinlerin musallat olmasıyla kabusa dönen hayatı ve trajik sonu. Unutulmuş bir köy trajedisi ve kıskançlığın korkunç sonuçları.

Bunu köyün yaşlılarından dinledim, onlara da büyükleri anlatmış. Çok eskiden, köyün yeni kurulduğu dönemlerde Hacer isminde bir kız varmış. Bu kız, köyün en güzel kızlarından biriymiş. Köydeki bütün delikanlılar onunla evlenmek istermiş, babası kimselere vermezmiş.

Hacer’in bir de yakın arkadaşı varmış. Bu kız köyden bir çocuğa sevdalıymış. Fakat öğrenmiş ki o çocuk da bu Hacer’e sevdalanmış. Ne kadar yakın arkadaşı da olsa, onun güzelliğini çok kıskanmaya başlamış. Şöyle ki artık yavaş yavaş ona karşı bir nefret beslemeye başlamış.

Gel zaman git zaman, o delikanlı ailesini alıp Hacer’i istemeye gitmiş. Aileler anlaşmış, düğün dernek hazırlıklarına başlanmış. Bunu kendine yediremeyen arkadaşı sinsi bir plan yapmış ve karşı köyde nam salmış bir büyücüden yardım alarak kıza bir büyü yapılmış. Bu büyünün etkisiyle kıza iki tane erkek cin musallat olmuş. Cinlerden biri kıza aşık olarak onunla evlenmiş.

İlk günler ufak hayallerle başlamış olaylar. Geceleri kabuslarla çığlık çığlığa uyanır olmuş Hacer. Sonraları sürekli ayna karşısında dikilip kendi kendine konuşup gülüyormuş. Ailesi buna bir anlam verememiş. İlerleyen günlerde sabah kızlarını uyandırdıklarında Hacer’in geceliğinin çamur içinde olduğunu görmeye başlamışlar. Kıza bunun ne demek olduğunu sorsalar da üzgün bir cevap alamamışlar. Hacer gece ne olduğu ile ilgili hiçbir şey hatırlamıyormuş.

Bundan işkillenen baba, kızının her hareketini takip etmeye başlamış. Bir gece kız yatağından kalkıp dışarıya çıkarken babası farkına varmış ve hemen peşinden çıkıp takip etmeye başlamış. Hacer garip bir şekilde yalınayak sallana sallana yürüyerek Sazlık Deresi’nin oraya gelmiş ve birine sarılır gibi hareketler yapmaya başlamış. Kızının saçma sapan hareketler yaptığını gören baba olaya müdahale ederek kızı kolundan tuttuğu gibi eve götürmüş. Kız odasına girdiği anda cinnet krizleri geçirerek odada ne varsa savurup parçalamaya başlamış.

Sonraki günlerde bunun gibi olaylar tekrarlanınca babası artık uğraşamayacağını, “Bundan sonra kocası uğraşsın,” diyerek düğün için hazırlıkları hızlandırmış. Kız artık kilo vermiş, beti benzi atmıştı. Yüzü bembeyaz, gözaltları uykusuzluktan mosmor olmuştu. Damat, kızın bu halinden biraz korksa da “Zamanla düzelir,” diyerek çok üstünde durmamış.

Düğün zamanı gelmiş çatmış. Masalar kurulmuş, yemekler hazırlanmış. Baba, gelinliğini giymek için odasında olan kızını almak için üst kata çıkmış. Odasına birkaç kere seslense de yanıt alamamış. En sonunda kapıyı omuz atıp odaya girdiğinde Hacer’i odada bulamamış. İlginç bir şekilde gelinlik yatağın üzerinde ve çamur içindeymiş. Baba hemen kendini dışarıya atıp gelini almak için gelen kalabalığa seslenmiş ve kızının kayıp olduğunu söylemiş. Kalabalık dağlara taşlara kız aramaya başlamış. Baba, Sazlık Deresi başta olmak üzere bütün köyü gezmesine rağmen kızını bulamamış.

Aramalar sürerken gece olduğunda karşı köyden bir haber gelmiş: Hacer’i dağdaki bir ahırın ortasında ölü olarak bulmuşlar. Öyle dehşet bir görüntüsü varmış ki görenler donakalmış. Hacer elleri ve ayakları ters dönmüş şekilde sırtüstü yatıyormuş. Boynu sanki vahşi bir hayvana ait pençe izleriyle doluymuş. Gözleri yuvalarından çıkarılmış, şakaklarından sarkıyormuş. Ağzı sonuna kadar açılmış bir şekilde ölümün bütün soğukluğunu yansıtıyormuş. Ahırın duvarlarına kızın kanıyla, manasını anlamadıkları bir yazı yazılmış. Sonradan o dili bilen bir kişinin tercümesine göre duvarda yazan cümle şuymuş: “O yalnızca bana ait!”

Ahırın sahibi olan yaşlı kadın anlattığına göre, inekleri geceliğin alışılmışın dışında sesler çıkarmış. Ne olduğunu merak edip ahıra girdiğinde dehşet manzarayla karşılaşmış. Hacer’in vücudundan süzülen yerdeki kanı, şimdi siyah bir kedinin yaladığına şahit olmuş. Kedi kadınla göz göze geldiği anda, teşekkürü (gübreyi) dışarı atmak için açık bırakılan pencereden atlayarak gitmiş. Kadın feryat figan içinde köylüleri toplamış. Kızını o halde gören baba perişan olmuş. Ertesi gün Hacer’i defnetmişler. Bütün köylü, kızı cinlerin kaçırıp öldürdüğünü konuşuyormuş.

O günden sonra Sazlık Deresi’nde gelinlikle bir kız görenler olmuş. O kızı görenler bir zaman sonra hayaller görmeye başlayıp aklını kaybediyormuş. İşte böyle amcaoğlu, tereddüt etmemin sebebi buydu. Buralarda kimse gece vakti Sazlık Deresi’ne yaklaşmaz. Geceyi bırak, gündüz bile gitmeye tereddüt ederler.

Views: 165

İlginizi Çekebilir:Cinlerin Altını | Gerçek Korku Hikayesi
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

The Hodja in Karbala | A True Horror Story
Kerbela’daki Hüddam | Gerçek Korku Hikayesi
Shadows by My Bed | True Horror Stories
Yatağımdaki Gölgeler | Gerçek Korku Hikayeleri
The Magical Gold on the Mountain | Horror Story
Dağdaki Büyülü Altın | Korku Hikayesi
The 4 PM Backgammon Appointment | A True Horror Story
Saat Dörtteki Tavla Randevusu | Gerçek Korku Hikayesi
Nesrin's Confessions | A True Horror Story
Nesrin’in İtirafları | Gerçek Korku Hikayesi
Haunted Villa Construction | A True Horror Story
Musallatlı Villa İnşaatı | Gerçek Korku Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paranormal Dergi | © 2025 |