Hz. İsa’nın Dönüşü Yakın mı? Mehmet Ali Bulut’tan Çarpıcı Kehanetler!
Araştırmacı yazar Mehmet Ali Bulut, Türkiye’deki sığınmacıların ekonomiye katkısını savundu. Bulut, sığınmacıların ucuz iş gücü sağladığını, aksi halde enflasyonun çok daha yüksek olacağını iddia etti ve özellikle Hz. İsa’nın dönüşüyle ilgili çarpıcı eskatolojik öngörülerde bulundu.
- Hz. İsa’nın Dönüşü Yakın mı? Mehmet Ali Bulut’tan Çarpıcı Kehanetler!
- Mehmet Ali Bulut'un Kehanetleri: Hz. İsa'nın Dönüşü ve Yeni Çağ
- "Sığınmacılar Olmasa Salatayı 15 Liraya Yerdiniz!" Ekonomiye 'Ucuz Emek' Katkısı mı?
- Demografik Dengeler ve Yerleştirme Politikası Eleştirisi: "Antep Bozuldu!"
- Avrupa Faktörü ve Devlet Politikası Önerisi
- Bu Çağda Müslüman Olmak: Ahlak, İhlas ve "Sağlam İp"
- Batı Medeniyetinin Çöküşü ve İsrail Faktörü: "Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte"
- Son Söz
(Kısa Bilgi: Mehmet Ali Bulut Kimdir?)
Mehmet Ali Bulut, özellikle tasavvuf, dinler tarihi, eskatoloji (ahiret ilmi), mitoloji, sembolizm ve alternatif sağlık konularında yaptığı araştırmalar, yazdığı kitaplar (“Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte” gibi eserleri dahil) ve katıldığı televizyon programlarıyla tanınan bir araştırmacı yazar ve yorumcudur. Kendine özgü yorumları, farklı disiplinleri birleştiren bakış açıları ve ezoterik konulara getirdiği yaklaşımlarla bilinmektedir.
Mehmet Ali Bulut’un Kehanetleri: Hz. İsa’nın Dönüşü ve Yeni Çağ
Araştırmacı yazar Mehmet Ali Bulut, katıldığı programda yaptığı açıklamalarda, dünyanın kritik bir eşikte olduğuna dair eskatolojik (ahiret ve son zamanlarla ilgili) öngörülerini paylaştı ve özellikle Hz. İsa’nın dönüşüyle ilgili iddialarıyla dikkat çekti. Maya ve İbrani takvimlerinin sonlandığına, özellikle 2024’ün İbrani takvimine göre bir bitiş olduğuna işaret eden Bulut, bu bitişin ardından yeni ve kritik bir dönemin başladığını belirtti.
Bulut, 2024 ile 2083 (veya 2076) yılları arasının insanlık için çok önemli olacağını söyledi: “Bu çok kritik bir zaman. Bu dönemde, 2024-2076/83’e kadar çok güzel bir zamanda yaşanacak. Eskatolojide iyi olacak, iyiliklerin tamamı bu ortamda gerçekleşecek.”
Hz. İsa’nın Dönüşü ve Küresel İslamlaşma İddiası
Mehmet Ali Bulut, bu kritik dönemde Hz. İsa’nın yeryüzüne döneceğine dair inancını dile getirdi ve bunun küresel çapta büyük değişimlere yol açacağını öne sürdü. Özellikle 2027 yılından itibaren Batı dünyasında Hristiyanlığın bir “tasaffi” (arınma) sürecine gireceğini iddia etti: “Hz. İsa dediğimiz, 2027’den itibaren Batı dünyasında bir hareketlenme başlayacak. Bu, Hristiyanlığın tasaffi çabaları olacak. Hristiyanlık tasaffi edecek, eski Hristiyan usulü sönecek ve Kur’an ile kendini tadil edecek (düzenleyecek).”
Bu sürecin sonunda, insanların kitleler halinde İslam’a yöneleceğini savunan Bulut, “Böylece dünyada müthiş bir trend oluşacak. İnsanların kıtalar halinde, gruplar halinde, ülkeler halinde İslamiyet’e dahil oldukları bir zaman gelecek,” dedi. Bu dönemin yaklaşık 20-25 yıllık, bir jenerasyonluk “muazzam bir keyif” ve barış dönemi olacağını öngördü.
Altın Çağ Sonrası Kıyamet Senaryoları
Ancak Bulut’a göre bu “altın çağın” ardından büyük bir çözülme ve yıkım dönemi başlayacak. Kıyamet senaryolarına işaret eden Bulut, “Sonra müthiş bir çözülme ile kıyamet sahnesine gideceğiz. Yecüc ve Mecüc çıkacak. 2076’dan itibaren yeryüzü gerçekten çok da yaşanabilecek bir yer olmayacaktır. Hem imkanlar açısından, hem depremler, yanardağ patlamaları, meteor saldırıları açısından, hem de insaniyetin dehşet bozulmasından dolayı,” dedi. Bulut, bu dönemi “Mad Max” filmlerindeki gibi, insanların basit ihtiyaçlar ve bir damla su için birbirlerini öldürdüğü bir kaos ortamı olarak tasvir etti.
“Sığınmacılar Olmasa Salatayı 15 Liraya Yerdiniz!” Ekonomiye ‘Ucuz Emek’ Katkısı mı?
Eskatolojik öngörülerinin yanı sıra güncel konulara da değinen Mehmet Ali Bulut, Türkiye’deki sığınmacı (Afganlar, Suriyeliler) konusuna farklı bir bakış açısı getirdi. Kamuoyundaki genel kanının aksine, bu nüfusun ülke ekonomisi için bir gereklilik olduğunu savundu. Bulut, “mülteci” tanımının farklı olduğunu belirterek, Türkiye’deki Afgan ve Suriyelilerin varlığının enflasyonu dizginlediğini iddia etti: “Türkiye, eğer şu anda burada Afganlılar, Suriyeliler olmasaydı, salatayı 5 liraya yiyorsan 15 liraya yiyecektin. Sen evde bir dairede 15.000 liraya oturuyorsan 30.000 liraya oturacaktın. Elde ettiğin zeytinyağını kilosunu 250-300 liradan yiyorsan 500 liraya yiyecektin.”
Mehmet Ali Bulut, bu durumun temel nedenini Türk toplumunun artık “ucuz iş gücü” gerektiren işlerde çalışmak istememesine bağladı: “Türk milleti çalışmıyor hiçbir yerde. Eskiden Doğu illerinden gelen Kürt kardeşlerimiz inşaatlarda çalışıyordu, şimdi inşaatları da onlara terk etmeye başladık. Çünkü Türk, ucuz çalışmıyor. İstiyor ki ben oturayım, 60-70 bin lira bana maaş verin, benim işe gelmem bile yetsin, bir halt yapmayayım.”
Bulut, özellikle tarım, tekstil ve ayakkabıcılık gibi sektörlerin ayakta kalmasında Suriyelilerin ve Afganların rolünün büyük olduğunu vurguladı: “Türkiye hala tekstilde ve ayakkabıcılıkta önemli bir yerdeyiz. Bu ikisini de ayakta tutan Suriyeliler. Bunu görmek lazım. Fındığı toplayan onlar, zeytini toplayan onlar, emeği yapan onlar, çobanlık yapan Afganlar. Sen de burada keyif sürüyorsun, ayak ayak üstüne atıp ahkam kesiyorsun, hamaset yapıyorsun. Bu mudur memleket?”
Kendi zeytincilik deneyiminden örnek veren Bulut, “Benim zeytinlerimi Türkler toplasa, ben zeytinyağını kaça mal ederim? Şu anda 250-300 liraya geliyorsa, ucuz topladıkları için. Bizim Türkler toplasa günlük yevmiye 300 lira istiyor, o (sığınmacı) istiyor 50-100 lira (geçen sene için). Bu maliyete yansıyor,” diyerek sığınmacıların sağladığı ucuz emeğin maliyetleri düşürdüğünü savundu. Bu nedenle Suriyelilerin ve Afganların Türkiye’deki varlığına karşı olmadığını belirtti.
Demografik Dengeler ve Yerleştirme Politikası Eleştirisi: “Antep Bozuldu!”
Sığınmacıların ekonomik gerekliliğini savunmakla birlikte, Mehmet Ali Bulut, Türkiye’nin bu konudaki politikasızlığını ve özellikle yerleştirme stratejisindeki hataları sert bir dille eleştirdi. Çok büyük nüfus hareketlerinin bir milletin tabiatını bozabileceğini ifade eden Bulut, Gaziantep örneğini verdi: “Antep bozuldu. Ben bunu valisiyle de konuştum, belediye başkanıyla da konuştum. Tabiatını bozuyor.”
Bulut, özellikle belirli bölgelerdeki etnik ve kültürel dengeye dikkat edilmeden yapılan yerleştirmelerin tehlikesine işaret etti: “Bu ülkenin bir yerleştirme politikası yok. Şimdi İslahiye nispeten bir Kürt bölgesidir. Siz buraya Kürtçe konuşan yeni nüfus eklerseniz dengeyi bozarsınız. Afrin’den gelen Kürtçe konuşan Suriyelileri alıp oraya yerleştirmeyeceksin. Nereye götüreceksin? Türk nüfusunun yoğun olduğu bölgeye yerleştireceksin.” Yanlış politikaların sosyal kışkırtmalara zemin hazırladığını belirten Bulut, “Bir yığın insan Suriyeliyi de kışkırtıyor, Afganlıyı da kışkırtıyor, çünkü tahkir ettiriliyor,” dedi.
Mehmet Ali Bulut, Almanya’nın dışarıdan iş gücü alma politikasını örnek verirken, Türkiye’ye gelenlerin genellikle kalifiye olmayan kesim olduğuna da dikkat çekti: “Almanya’ya gönderdiğimiz çok kalifiye insanlar değildi… Kalifiye insan niye gelsin ki? Kalifiye insan zaten Suriye’de de, Afganistan’da da kaliteli yaşıyor. Kalitesiz, kalifiye olmayan insan gelecek tabii.”
Avrupa Faktörü ve Devlet Politikası Önerisi
Mehmet Ali Bulut, Türkiye’nin sığınmacıları Avrupa’ya göndermeyip kendi topraklarında tutmasını eleştirerek, devletin bu konuda Batı’ya karşı daha dik durması gerektiğini savundu: “Devlet bunu şunu yapabilirdi: Niye Avrupa’ya göndermiyorsun? Gönder, dünyanın sorunu olsun. Hayır, sen burada tutuyorsun. O zaman Batı’ya diyeceksin ki, ‘Bak bunları ben sana göndermiyorum, bu nüfusu burada barındıracağım, imkanı ver bana.’ Bunu da yapamıyor.” Bu durumun, sığınmacı karşıtı şikayetleri haklı çıkardığını ancak ekonomik gerçeklerin göz ardı edildiğini belirtti.
Bu Çağda Müslüman Olmak: Ahlak, İhlas ve “Sağlam İp”
İçinde bulunulan çağın zorluklarına değinen Mehmet Ali Bulut, gerçek Müslümanlığın şekilsel ibadetlerden öte, yüksek ahlak ve Allah’a samimiyetle (ihlas) bağlanmak olduğunu vurguladı. “Gece kalk namaz kıl, gündüz oruç tut; bunlar geçmişte kaldı. Çünkü müspet ibadetin zemini ihlastır. İhlası sağlayacak bir ortam yok. Secdede bile şeyi sağlayamıyorsunuz. Müzik var, sarhoşluk var, eğlence var, sürekli kutsalı tezyif edecek (aşağılayacak) hareketler var,” diyerek modern dünyanın maneviyatı zedelediğini belirtti.
Bu çağda kurtuluşun yolunun, Kur’an’daki “sağlam bir ipe yapışma” metaforuna atıfta bulunarak, yüksek ahlak ve Hak’tan yana durmak olduğunu söyledi: “Kim izinleri reddeder, Allah’tan yana durursa, bu sağlam bir ipe yapışmıştır… Bu çağda yüksek ahlak ve din, Hakk’ın taraftarlığı ile mümkündür.” Bulut, bu dönemde yaşayan Müslümanların “numune”, yani örnek olması gerektiğini; ahlakın, güzelliğin, iyi insanın timsali olmanın kurtuluş getireceğini ifade etti.
Batı Medeniyetinin Çöküşü ve İsrail Faktörü: “Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte”
Mehmet Ali Bulut, Batı medeniyetinin çöküşe geçtiğini ve bu çöküşün temel nedeninin İsrailoğullarının (Yahudilerin) Batı’yı kendi çıkarları için kullanması olduğunu iddia etti. Kendi yazdığı “Tanrının Halkının Allah ile Başı Dertte” isimli kitabına atıfta bulunan Bulut, şunları söyledi:
“Batı kültürünü, Batı medeniyetini İsrailoğulları kendi çıkarları ve menfaatleri için kullanmaya başladılar. Normalde bir medeniyeti yükselten adalettir, ahlakın teminatıdır. İnsanın can güvenliği, mutluluğu, hukuk, hak… Bunlar mühimdir. Batı, Hristiyanlığın hakikati üzerinden bir gerçeklik, insani bir trend yakalamıştı. Amerika, Avustralya bu medeniyetin ürünüydü.”
Ancak Bulut’a göre, İsrailoğulları bu sağlıklı gücü kendi çıkarları için zulme alet etti: “Batı bütün hakikatini kaybetti. Çünkü Batı, menfaat için, kendi çıkarı için tereddüt etmeden haksızlık yaptığını, ikiyüzlülük yaptığını, insan katliamı yapabildiğini gösterdi. Ne sayesinde? İsrail sayesinde. İsrail’in çıkarlarını korumak için… Böylece Batı kutsallığını, adalet duygusunu kaybetti ve artık referans kabul edilecek bir medeniyet değildir.”
Kitabında, Batı’nın çöküşünün İsrail’in menfaatlerini garantiye alma çabasıyla başladığını anlattığını belirten Bulut, Ortadoğu’da 150 yıldır yaşanan acıların da yapay olarak İsrail çıkarlarına hizmet etmek için yaratıldığını savundu: “Irak savaşı, Suriye savaşı, bölgedeki terör olaylarının tamamı aynı gerekçeyle, aynı insanlar tarafından finanse edilip örgütlendi. İsrailoğlu yüzünden Batı medeniyeti elini o kadar kana buladı, varlığını o kadar kirletti ki, bunun bedelini ödemeden bitiremez. O yüzden çok ağır bir bedel geliyor.”
Mehmet Ali Bulut, kitabında bu “bedel vaktinin” geldiğini çeşitli işaretlerle gösterdiğini ve Tevrat’taki kehanetlere göre Allah’ın günlerin sonunda İsrailoğulları’nı cezalandıracağını, ancak öncesinde bölgedeki diğer kavimlerin de (Irak, Asur, Lübnan vb.) bedel ödeyeceğini belirtti. “Sonra İsrail topyekûn bedel ödeyecek. O bedelin ağırlığından dolayı başı Allah ile dertte dedik,” diyerek kitabının ismine açıklık getirdi.
Son Söz
Araştırmacı yazar Mehmet Ali Bulut’un sığınmacıların ekonomik rolünden başlayıp, küresel siyaset eleştirisi ve çarpıcı eskatolojik kehanetlere uzanan açıklamaları, dinleyicilerde hem şaşkınlık hem de derin bir düşünce uyandırdı. Bulut’un, yakın gelecekte büyük bir hesaplaşma ve dönüşüm yaşanacağına dair kesin inancı ve Batı medeniyetinin İsrail faktörü nedeniyle ahlaki çöküşe sürüklendiği tezi, önümüzdeki yıllarda yaşanacak olaylara dair farklı bir bakış açısı sunuyor. Özellikle Hz. İsa’nın dönüşü, 2024-2083 arasını işaret eden ve ardından büyük bir kaosu öngören kehanetleri, geleceğe dair süregelen tartışmalara yeni bir boyut katıyor.
Views: 6