Kuyumcular Köyü’ndeki Lanetli Ev | Gerçek Korku Hikayesi

Gerçek Korku Hikayesi Özet: Kuyumcular Köyü’ndeki terk edilmiş evin sırrı ne? Yıkılmak istendiğinde görünmez güçlerin engellediği söylenen evin ürkütücü hikayesi ve çevresindeki tuhaf ıssızlık.

Kuzenim direksiyona odaklanmışken, ben yine rüzgârı düşünüyordum. Gözle göremediğimiz ama her yanımızda hissettiğimiz bu hava akımının hayatımızdaki önemini… Hafif bir esintiyle sanki nazikçe okşar gibi olan bu güç, kızdığında dağları yerinden söküp atabiliyordu. Fakat şimdi ruhuma masaj yapmaktan başka bir niyeti yoktu adeta.

Bu köy yoluna girdiğimizde hava ansızın değişti. Kuzenim “İklim değişti,” dedi. Ben de farkındaydım. Üç buçuk saatlik yolculuğumuzun sonunda varmak üzereydik.

Zaman zaman bozuk kısımlarına denk gelsem de köy yollarını seviyordum. Köyümüze yaklaştığımızın en bariz işareti olan komşu köy görününce, “Bak,” yardım amcaoğluna, “yaklaştık bak, Kuyumcular Köyü.”

“On dakika sürmez varmamız,” diye karşılık verdi kuzenim. Sohbeti sürdürmek niyetindeydim. “Buradaki efsaneyi biliyor musun?” diye sordum.

“Ne efsanesi?”

Parmağımla işaret ederek gösterdim. “Bak bak bak, tam şuradaki harabe evi görüyor musun?”

“Hangisini oğlum? Hepsi bana harabe geliyor.”

“Bak bak, şu iki katlı olan.”

‘Yani?’ dercesine bir bakış attı kuzenim. Devam ettim konuşmaya:

“O ev… Yıllar önce o evdekilerin başına çeşitli kazalar falan gelmiş. Sonunda ev ahalisi ve hatta eve yakın komşuları bile oraları boşaltmışlar, şehre yerleşmişler falan.”

“Ee?”

“Şu dikkatimi çekmişti amcaoğlu: Daha sonra bu evin sahibinin oğulları yıllar sonra evi yıkıp yerine daha iyi bir ev yapmaya kalkmışlar ama başaramamışlar.”

“Neden? Çünkü müsait değillermiş!” diye bir espri patlatıp gülmeye başladı.

“Oğlum yürü git, mal herif!” Yaptığı iğrenç esprinin kakofonisinden sıyrılıp ciddi olmaya çalıştım tekrar. “Evet tamam tamam… Vallahi bak, çocukları bir türlü evi yıktırmamışlar, çünkü izin vermiyorlarmış.”

“Kim? Köylüler mi?”

“Yok yok be oğlum! Cinlermiş izin vermeyenler.”

Ben cümlemde ‘cin’ lafını geçirdiğimde şaka yapmadığımı bilecek kadar tanırdı beni kuzenim.

“Nasıl yani?”

“Ama bayağı bildiğin oğlum! Ne zaman evi yıkmaya kalkışsalar hep bir aksilik çıkmış. Ya aletler bozulmuş, ya kaza geçirmişler veya yıkabildikleri kısımları bile ertesi günü geldiklerinde sanki hiç yıkılmamış şekilde bulmuşlar.”

Birkaç saniyelik sessizlik oldu aramızda. Belli ki kuzenim anlattıklarımı tartmıştı kafasında. Sonra heyecanlı bir sedayla sordu:

“Sonunda ne olmuş peki?”

“Hiçbir şey. Bildiğim kadarıyla çocukları yıkmaktan vazgeçmişler. Ama kimse de o evin yakınına bile yaklaşmamış bir daha.”

Bunu söylerken evin bulunduğu alana bakmıştım son bir kez. Gerçekten de köy yerleşim biçiminde bu evin durumu garip gözüküyordu. Sanki ormanlık bir alanın ortasında yanıp siyahlaşmış bir alan gibiydi o ev ve civarı. Bakınca, çevredeki diğer evler birbirine yakın inşa edilmişken, o evin civarı ıssız kalmıştı.

Views: 25

İlginizi Çekebilir:Cin Düğününe Davet | Gerçek Korku Hikayesi
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

The Grimoire in Box #13 | A True Horror Story
13 Numaralı Kasadaki Büyü Kitabı | Gerçek Korku Hikayesi
The Jinn Wedding in the Cemetery | A True Horror Story
Mezarlıktaki Cin Düğünü | Gerçek Korku Hikayesi
Nesrin's Confessions | A True Horror Story
Nesrin’in İtirafları | Gerçek Korku Hikayesi
Because of My Grandfather's Sin | A Paranormal Story
Dedemin Günahı Yüzünden | Paranormal Hikaye
The Hüddam's Grave | A True Horror Story
Hüddamın Mezarı | Gerçek Korku Hikayesi
The Magical Gold on the Mountain | Horror Story
Dağdaki Büyülü Altın | Korku Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paranormal Dergi | © 2025 |