Kuran’a Göre Dünya Aslında Cehennem mi?

Kıymetli kardeşlerim, bugün “dünya hayatı” diye tanımladığımız bu âlemin aslında bir cehennem katmanı olup olmadığına dair Kur’an’da yer alan bazı ayetlere dayanan görüşleri, samimî bir mümin gözüyle ele almaya çalışacağız. Bu bakış açısı, özellikle belli kelime ve kavramların daha derin tahliliyle ortaya çıkan yorumları içermektedir. Elbette konumuz, tüm İslam âlimlerinin üzerinde uzlaştığı bir mesele değil; farklı tefsir ve anlayışlar mevcut olabilir. Biz burada, Kur’an’daki “Sekar, Sair, Leza, Hutame” gibi kavramların dünya ve madde âlemiyle ilişkilendirildiği görüşleri aktarıp bu yorumların nasıl ortaya çıktığını inceleyeceğiz.
- Kuran’a Göre Dünya Aslında Cehennem mi?
- Sekar Kavramı Ve Arzın Boyutu
- Arz Ve "Sair" Olarak Adlandırılan Azap Yurdu
- Leza Ve Hücre Azabı
- Hutame Ve Nefis Azabı
- Sekak: Dünyanın Bir Katmanı Olarak Azap Boyutu
- Meryem Suresi 69-71 Ve Tekrar Bedenlenme Meselesi
- Hz. Adem’in Arza İndirilişi Ve İnsanlığın Cehenneme Uğraması
- Bu Hayatın Amacı Ve Sabrın Önemi
- Azap Ve Rahmet Arasında Denge
- Bir Yol Haritası Olarak Kur'an
- Son Söz
- Kaynakça
Sekar Kavramı Ve Arzın Boyutu
Kur’an-ı Kerim’de, cehennemin katmanları olduğu gibi cennetin de katmanları olduğuna dair birçok işaret vardır. Özellikle “Sekar” ismi, cehennemin katmanlarından birini ifade eder. Bazı müfessirler, “Sekar” kelimesinin kök anlamına ve kullanıldığı bağlama bakıldığında bu kelimenin dünya hayatına veya üç boyutlu maddi âleme atıfta bulunabileceğini söylemişlerdir. Bu yaklaşım, “arzdaki” sıkıntı, keder, hastalık ve kötülük gibi durumların, insan için bir tür azap boyutu oluşturduğu yorumunu güçlendirmektedir.
Müddessir Suresi 28. ve 29. ayetlerde Sekar kelimesi geçer ve azabın şiddetinden bahsedilir. Burada “Sekar”ın azabından kaçış olmadığı ve insan aklının onun hakikatine dair kesin bir bilgiye sahip olması gerektiği vurgulanır.
İlgili ayetler:
اِنَّهَا لَا تُبْقِي وَلَا تَذَرُ
Okunuşu (transliterasyon):
İnneha lâ tubkî ve lâ tezer
Meali:
“O (Sekar) ne (bedeni) sağ bırakır ne de bir şey terk eder.” (Müddessir 74:28)
Arz Ve “Sair” Olarak Adlandırılan Azap Yurdu
Kur’an’da “arzdar arz” ifadesine, sadece dünyanın değil; maddî âlemin tamamına işaret eden bir kavram olarak bakanlar vardır. Buna göre “Sair” diye işaret edilen azap yurdu, kalıcı bir ceza mekânı olarak 14 farklı ayette yer alır. Dünyada yaşanan sıkıntıların, acıların ve adaletsizliklerin, aslında cehennemin başlangıcı yahut bir boyutu olduğu düşüncesi; “arzdaki azap” ifadeleriyle ilişkilendirilmektedir.
Dünyanın bir sınav yeri olduğu, kötülük ve zulümle dolu bir âlem olduğu inkâr edilemez. Bu açıdan dünya, müminleri sürekli uyanık tutan ve ahirete hazırlayan bir durak olarak kabul edilir. Ancak bu bakış açısına göre, dünya aynı zamanda bazı insanlar için katlanılması zor bir azap haline de dönüşebilir.
Leza Ve Hücre Azabı
Mearic Suresi 15. ve 16. ayetlerde geçen “Leza” tabiri, ateşin yakıcı gücünü ve insanın en küçük parçalarını dahi kavuracak bir azabı simgeler. Bazı tefsirlerde “Leza”, özellikle bedensel acının en derin seviyesini, manevi pişmanlıkla birlikte hissettiren bir tür cehennem ıstırabı olarak tanımlanır.
İlgili ayetler:
كَلَّا اِنَّهَا لَظٰى. نَزَّاعَةً لِّلشَّوٰى.
Okunuşu (transliterasyon):
Kellâ innehâ leza. Nezzâaten lişşevâ.
Meali:
“Hayır, o (cehennem) şiddetli bir ateştir. Öyle ki derileri kavurup koparır.” (Meâric 70:15-16)
Bu mana, bedensel oluşla ruhsal çöküşün iç içe geçmiş hâli olarak görülür. Başarısız bedenlenme veya ömür süresince kazanılan kötü amellerin sonucunda kişi, her bir hücresinde azabı hisseder. Bazı müfessirler, bu hissin dünya hayatında da içsel bir çürüme, ruhsal bir karanlık halinde yaşanabileceğini ifade ederler.
Hutame Ve Nefis Azabı
Kur’an’ın Hümeze Suresi 7. ayetinde “Hutame” ifadesi geçer. Bu, kelime anlamı olarak “paramparça eden, kıran” şeklinde anlaşılır. Kur’an’daki kullanımda ise insanın ruh ve bedenine yönelen, onun maneviyatını parçalayan bir azabı anlatır. Tefsirciler, Hutame’nin bizzat bu dünyada da yaşanabilecek, manevi bir yıkım ve içten içe kavuran bir acı şeklinde tecrübe edilebileceğine dair yorumlar yapmışlardır.
İlgili ayet:
نَارُ اللّٰهِ الْمُوقَدَةُ. الَّتِي تَطَّلِعُ عَلَى الْاَفْئِدَةِ.
Okunuşu (transliterasyon):
Nârullâhil mûkadeh. Elletî tattaliu alel efideh.
Meali:
“O, Allah’ın tutuşturulmuş ateşidir. Öyle bir ateş ki kalplerin ta içine işler.” (Hümeze 104:6-7)
Buna göre, “nefsin azap çektiği” bir boyuta mecazen “ateş” denilmiş ve bu ateşe “Hutame” ismi verilmiştir. Dünyada yaşanan psikolojik bunalımlar, ruhsal çöküntüler, bu tür bir yıkımın emaresi olabilir. Bu dünya hayatında sık sık karşılaştığımız hırs, haset, kıskançlık, fesatlık gibi duygular; ruhumuzu yakıp kavuran bir “Hutame” etkisi yapar.
Sekak: Dünyanın Bir Katmanı Olarak Azap Boyutu
Elbette “sekak” kavramı, bazen “Sekar” ile benzer kök anlamlarla açıklanır ve dünya hayatının ademoğlunun yaşadığı en üst katman cehennem tabakası olduğu fikrini destekler. Bu anlayış, “dünyanın haksızlığın, zulmün, hastalıkların, korkunun, kaygının ve kötülüğün kol gezdiği bir yer oluşu” gerçeğine dayanır. Tarih boyunca insanlık, güçlünün zayıfı ezdiği, adaletin her zaman sağlanamadığı, masumların zulme uğradığı bir düzen içinde yaşamıştır. Bu yönüyle dünya, özellikle inancı zayıf veya kalbi kararmış kişiler için tam manasıyla bir “azap” mekânı hâline gelebilir.
Zulüm ve fitnenin egemen olduğu bu boyut; kimine göre deccaliyet işaretleriyle doludur. Kötülük, insanın yüreğini kemirerek onun dünyasını bir cehenneme dönüştürmektedir. Dolayısıyla dünya, gerçek adaletin gerçekleşmediği, haksızlıkların kol gezdiği bir diyar olarak “cehennemî” bir niteliğe bürünmektedir.
Meryem Suresi 69-71 Ve Tekrar Bedenlenme Meselesi
Kur’an-ı Kerim’de Meryem Suresi 69, 70 ve 71. ayetler, insanların her bir katmandan geçeceği, özellikle de cehenneme uğramanın genel bir hüküm olduğunu ifade eden ayetler olarak okunmuştur. Bazı müfessirler, bu ayetlerde “dünyaya geliş” ve “burada çekilen sıkıntılar”ın da bir cehennem katmanı olarak kabul edilebileceğini savunurlar.
İlgili ayetler:
ثُمَّ لَنَنْزِعَنَّ مِنْ كُلِّ شِيعَةٍ اَيُّهُمْ اَشَدُّ عَلَي الرَّحْمٰنِ عِتِيًّا.
Okunuşu (transliterasyon):
Sümme lenenziannen min kulli şîatin eyyuhum eşeddu ale’r-Rahmâni itiyyâ.
Meali:
“Sonra her topluluktan Rahman’a isyanda daha ileri gidenleri ayıklayacağız.” (Meryem 19:69)
ثُمَّ لَنَحْنُ اَعْلَمُ بِالَّذ۪ينَ هُمْ اَوْلٰى بِهَا صِلِيًّا.
Okunuşu (transliterasyon):
Sümme leNahnu a’lemu billezîne hum evlâ bihâ sılıyâ.
Meali:
“Sonra, oraya (cehenneme) girmeye en layık olanların kimler olduğunu elbette biz daha iyi biliriz.” (Meryem 19:70)
وَاِنْ مِنْكُمْ اِلَّا وَارِدُهَا ۚ كَانَ عَلٰى رَبِّكَ حَتْمًا مَقْضِيًّا.
Okunuşu (transliterasyon):
Ve in minkum illâ vâriduhâ. Kâne alâ rabbike hatmen makdıyâ.
Meali:
“İçinizden oraya uğramayacak hiç kimse yoktur. Bu, Rabbinin kesinleşmiş bir hükmüdür.” (Meryem 19:71)
Görüldüğü üzere, her nefis (can) bu cehenneme uğramakla yükümlüdür. Bazı âlimler, “Cehennem” ifadesinin ahiretteki ateşle birlikte, dünya hayatının kendisinde çekilen azap ve sıkıntılarla eşleştirilebileceğini söylemişlerdir. Çünkü bu katman, “arza iniş” ve “dünyada imtihan”ın bizzat kendisi olarak da okunabilir. Adem’in arza indirilmesi (Bakara 2:36) bir nevi cennetten bu “cehennemî” boyuta geçişi simgelemektedir.
Hz. Adem’in Arza İndirilişi Ve İnsanlığın Cehenneme Uğraması
Kur’an’da Hz. Adem’in cennetten yeryüzüne indirilmesi, insanlığın dünyada imtihan olması gerektiğini anlatır. Birçok İslam âlimi, bunun “cezalandırma” boyutundan ziyade “imtihan süreci” olarak kabul edilmesi gerektiğini söyler. Ancak kimileri, imtihanın zorluklarını bizzat cehennemin bir sureti olarak yorumlamıştır.
Adem aleyhisselam ve nesli, cennetteki huzur ve nur ortamından ayrılıp, hüzün ve sıkıntı ortamı olan dünya âlemine gönderilmiştir. Bu yüzden dünya, bir bakıma “acıyla yoğrulmuş” bir mekân olduğu için, cehennemin bir katmanı olarak nitelendirilebilir. Yani her nefis, dünyaya adım attığı andan itibaren, beden ve ruh birlikteliğiyle pek çok imtihana uğrar. Kiminin ömrü hastalıkla, kiminin ömrü fakirlikle, kiminin ömrü haksızlıklar karşısında çaresiz kalmakla geçer. Bütün bunlar, cehennemi çağrıştıran bir azap tablosu oluşturmaktadır.
Bu Hayatın Amacı Ve Sabrın Önemi
Eğer gerçekten dünya, cehennemin bir katmanı gibi ise o hâlde burada yaşayışımız nasıl anlam kazanacaktır? Ayetlerde ve hadislerde dünya hayatının bir imtihan olduğu sık sık vurgulanır. Mümin, sabrı ve imanı sayesinde, dünyanın çetin şartlarını aşar, haksızlıklara karşı direnir ve ahiret hayatında cennete nail olmayı umar.
Resûlullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bir hadisinde dünyanın, mümin için hapishane, kâfir için cennet olduğunu belirtmiştir (Müslim, Zühd, 3). Bu da bazı âlimlerce “dünyanın aslında azap yurdu” gibi bir boyuta sahip olduğunun Peygamber Efendimiz tarafından işaret edildiği şeklinde yorumlanır. Her ne kadar farklı anlam katmanları olsa da “dünya bir müminin cehennemi olabilir” görüşü, sabır ve azimle bu süreçten ders almayı teşvik etmektedir.
Azap Ve Rahmet Arasında Denge
Kur’an’daki tüm bu ayetlerin işaret ettiği bir başka husus da, azap ile rahmet arasında ince bir denge olduğudur. Dünya, yaşanan tüm sıkıntılara ve zorluklara rağmen, aynı zamanda Allah’ın rahmetini, ilahi güzellikleri ve imkânlarını da barındırır. İnsan, bu boyutta azabı tecrübe edebileceği gibi ilahî rahmete de kavuşabilir.
Yaratıcının sonsuz hikmeti gereği, dünya ne mutlak bir cennet ne de tamamen bir cehennemdir. Fakat “Sekar, Sair, Leza ve Hutame” gibi cehennemî kavramların dünya hayatıyla ilişkilendirilebilecek yönlerini görmezden gelmek de mümkün değildir. Zira kötülük ve zulümle dolu anlar, insan ruhunu âdeta kavurup karartır, böylece cehennemi tattırmış olur.
Bir Yol Haritası Olarak Kur’an
Kur’an, insana sürekli dünya hayatının gelip geçici olduğunu, ahiretin ise gerçek hayat olduğunu (Ankebut 29:64) hatırlatır. Dünyanın cehennemî niteliklerini görüp de ümitsizliğe kapılmamak gerekir. Çünkü Yüce Allah, her zorluktan sonra bir kolaylık vaadetmiştir (İnşirah 94:5-6). Bu anlamda Kur’an, insana uyanık olmayı, her türlü fitne ve zulme karşı dirençli olmayı, haksızlık karşısında hakkın yanında durmayı telkin eder.
Dünya, evet, birçok bakımdan cehennemi andırabilir; ama aynı zamanda bizlere ahireti kazanma fırsatı da sunar. Şayet iman, salih amel ve güzel ahlak üzere yaşamaya gayret edersek, dünyayı bir cehennemden ziyade bir mescid, bir terbiye yurdu hâline dönüştürmek de elimizdedir.
Son Söz
Değerli kardeşlerim, dünya hayatının cehennemin katmanlarından biri olup olmadığı konusundaki bu yorumlar, daha ziyade mecazi ve tefsirî bir bakışı yansıtır. Bununla birlikte, “dünyada yaşanan kötülük, zulüm ve hastalık gibi azap hâlleri” gerçekten de insan nefsine çok ağır gelebilir ve ruhumuzda “cehennemi” bir etki uyandırabilir. Kur’an-ı Kerim’de bahsi geçen “Sekar, Sair, Leza, Hutame” kavramları, sadece ahiret azabı olmakla sınırlı görülmeyip, bu dünyadaki azap tecrübelerini de hatırlatabilir.
Her hâlükârda mümin, dünya hayatını cehennemin bir katmanı olarak görse bile, imtihanın gereği olarak sabırla, imanla ve salih amellerle hayatına devam etmelidir. Çünkü nihayetinde esas olan, ahirette kurtuluşa ermektir. Kur’an’ın birçok ayeti ve Peygamber Efendimizin hadisleri, dünya hayatının geçiciliğini vurgular; insanı ebedî yurt olan ahirete hazırlanmaya davet eder.
Kaynakça
- İbn Kesir, Tefsirü’l-Kur’ani’l-Azim, İstanbul: Çağrı Yayınları.
- Taberî, Câmiu’l-Beyân an Te’vîli Âyi’l-Kur’ân, İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları.
- Râzî, Mefâtihu’l-Gayb (Tefsir-i Kebir), İstanbul: Dârü’t-Tıbâa.
- Elmalılı Hamdi Yazır, Hak Dini Kur’an Dili, İstanbul: Eser Kitabevi.
- Müslim, el-Câmiu’s-Sahîh, “Zühd”.
- Buhârî, el-Câmiu’s-Sahîh.
Views: 10