Lilit’in Büyük Sırrı!

- Lilit’in Büyük Sırrı!
- İlk Kadın Lilith: Yaratanın Terkettiği, İnsanın Reddettiği
- Tanrı’ya Duyulan Aşk: İlahi Olanla Bütünleşme Arzusu
- Yasak Elma ve Bilgelik: Sorgulamanın Bedeli
- Lilith ve İblis: Karanlıkta Doğan Çocuklar
- Dört Kadın: Adem’in Tatmini İçin Tanrısal Arayış
- Modern Lilith: Feminizmin İlham Perisi
- Karanlıktaki Aydınlık: Korku ve Hayranlık Arasında
- Aşk, Acı ve Hiçlik Üzerine: Varoluşun Sınırında Bir Ruh
- Tanrıya Kızmak: İsyan mı, Anlayışsızlık mı?
- Lilith ve Bugünün Dünyası
- Lilith’in Mirası Bizde Saklı
Bugün sizleri alışılmışın dışında bir sohbetin içerisine davet ediyoruz. Genellikle konuk ağırlayan bir isim olan Ertan Öz Yiğit, bu defa tersine dönen bir formatla Büşra Nazlan Üregül’ün konuğu oldu. Konu ise yüzyıllardır dinî, kültürel ve felsefi tartışmalara konu olmuş gizemli bir figür: Lilith.
Bu söyleşi, yalnızca tarihsel ve mitolojik bilgilerle sınırlı kalmayıp, aynı zamanda aşk, isyan, inanç ve insanın varoluşsal sancılarına uzanan çok katmanlı bir çözümleme sundu.
İlk Kadın Lilith: Yaratanın Terkettiği, İnsanın Reddettiği
Lilith, İbrani mitolojisine göre ilk kadındır. Adem ile aynı anda, aynı maddeden —topraktan— yaratılmıştır. Fakat Lilith, eşitliğin doğal bir sonucu olarak boyun eğmeyi reddetmiş, cenneti terk etmiştir. Söyleşimizde Ertan Öz Yiğit’in bu noktadaki tespiti çarpıcıydı:
“Adem’in üstte olma isteği, Lilith’in isyanını tetikledi. Cinsiyet eşitliği arayışıyla başlayan bu kopuş, bugün feminist mücadelenin özüne ayna tutuyor.”
Bu anlatı, yalnızca bir mit değil; patriyarkal sistemin kadına biçtiği rollerin kökenini açıklayan sembolik bir zemin sunuyor.
Tanrı’ya Duyulan Aşk: İlahi Olanla Bütünleşme Arzusu
Lilith’in Adem’e değil, Tanrı’ya âşık olduğu iddiası söyleşinin en dikkat çekici noktalarındandı. Öz Yiğit, bu aşkı Yunus Emre’nin mistik aşkıyla kıyaslayarak derin bir yoruma imza attı:
“Lilith’in aşkı tensel değil, varoluşsal bir bütünleşme arayışıdır. Bu yönüyle Tanrı’ya aşkla bağlanan ilk isyankâr kadındır.”
Bu aşk, karşılık bulmayınca hınca, öfkeye ve intikama dönüşür. Lilith’in aşkı kabul edilmeyince, yalnızca kendini değil, başkalarını da yakacak bir öfkeye bürünür.
Yasak Elma ve Bilgelik: Sorgulamanın Bedeli
Tevrat’a göre Havva’nın elmayı yemesi, insanın ilk günahı olarak tanımlanır. Ancak mitlerde elmanın bilgelik ve farkındalığı temsil ettiği görülür. Öz Yiğit’e göre bu sahne, insanın “sorgulama cesareti”nin doğuşudur:
“Elmayı yemek, itaatin sonu ve özgürlüğün başlangıcıdır. Havva, Lilith’in başlattığı sorgulama yoluna bilerek adım atar. Ve Adem de peşinden gider.”
Elma, Newton’dan Apple logosuna kadar uzanan bir sembol zinciridir. Bu sembol, bilginin yasak değil, kurtarıcı olduğuna işaret eder.
Lilith ve İblis: Karanlıkta Doğan Çocuklar
Lilith, cenneti terk ettikten sonra İblis’le birleşir. Bu birliktelikten “cin” olarak nitelendirilen varlıkların doğduğu rivayet edilir. Lilith, artık ‘şeytani’ olarak damgalanır.
Ancak Öz Yiğit, bu karanlık etiketlemenin altında bir başka gerçeğe işaret ediyor:
“Lilith’in kötücül ilan edilmesi, düzenin dışına çıkan kadına verilen cezanın sembolüdür. Onu karanlıkla özdeşleştiren, aslında sisteme başkaldırısıdır.”
Lilith bu yönüyle, bastırılmış kadın kimliğinin en eski metaforlarından biri haline gelir.
Dört Kadın: Adem’in Tatmini İçin Tanrısal Arayış
Anlatılarda Tanrı, Adem’e uygun bir eş yaratmak için dört kez kadın yaratır. İlki bilinmeyen bir projedir; ikincisi Lilith’tir; üçüncüsü yaratım sürecine tanıklık ettiği için Adem’i irrite eden kadın; dördüncüsü ise nihayet Havva’dır.
Bu detay, yaratıcı iradenin bile bir arayış içinde olduğunu gösterir. Öz Yiğit’in sözleri dikkat çekici:
“Tanrı’nın projeyi sürdürebilmesi için Adem’in tatmini şarttı. Bu, insanlığın sınavının devamı için gerekliydi.”
Modern Lilith: Feminizmin İlham Perisi
Bugün Batı’da birçok kadın hakları savunucusu, kendisini Lilith’le özdeşleştiriyor. Lilith, “itaatsiz kadın”dan “özgür kadın”a dönüşüyor. Öz Yiğit, bu dönüşümü şöyle açıklıyor:
“Kadın özgürlüğünün sembolü olan her figürde biraz Lilith vardır. Simone de Beauvoir’dan Frida Kahlo’ya, Marie Curie’den günümüz aktivistlerine kadar tüm özgürlükçü kadınlar Lilith’in izini taşır.”
Kadının toplumda özgür bir birey olma mücadelesi, aslında mitolojik köklerini Lilith’ten alır.
Karanlıktaki Aydınlık: Korku ve Hayranlık Arasında
Lilith, tarih boyunca hem korkulan hem de hayranlık duyulan bir figür olmuştur. Onun hikâyesi, insanın karanlık ve aydınlık yanlarının çarpıştığı bir içsel savaşın dışavurumudur.
Aşk, Acı ve Hiçlik Üzerine: Varoluşun Sınırında Bir Ruh
Söyleşi, felsefi boyutları da içeriyor. Öz Yiğit, aşkın karşılıksız olduğu anda gerçek anlamına ulaştığını savunuyor. Ve Lilith’in aşkı da bu bağlamda değerlendiriliyor.
“Sevgi, karşılık beklenmeden verildiğinde değerlidir. Lilith bunu yapamadı, aşkı gurura ve hınca dönüştü.”
Bu durum, insanın en temel varoluşsal krizini temsil eder: Kabul görmek istemek. Lilith’in karşılıksız aşkı, onun düşüşüne neden olur.
Tanrıya Kızmak: İsyan mı, Anlayışsızlık mı?
İnanç ve iman farkını vurgulayan Öz Yiğit, “Tanrıya kızmak, onu anlamamakla ilgilidir,” diyor. Başımıza gelenlere öfke duymak, aslında sistemin bütünlüğünü kavrayamamaktan doğar.
“İman, sorgulamadan teslimiyettir. İnanç ise hesap sormaya açık bir zemindir. Lilith, inançla iman arasında sıkışmış bir ruhtur.”
Lilith ve Bugünün Dünyası
Savaşlar, şiddet, eşitsizlik… Bugünün dünyasında Lilith’in sesi hâlâ yankılanıyor. Öz Yiğit, bu bağlamda şunları söylüyor:
“Gazze’de çocuklar ölüyor, kadınlar baskılanıyor. Lilith Tanrı’ya soruyor: ‘Benim çocuklarım neden ölüyor?’ Bu hâlâ sorulamayan, yanıtlanamayan bir çığlık.”
Lilith’in Mirası Bizde Saklı
Lilith’in hikâyesi tamamlanmış bir masal değil; devam eden bir varoluş öyküsüdür. Bugünün bireyleri olarak hepimiz, içimizde biraz Lilith, biraz Adem, biraz Havva taşıyoruz.
Bu haberi bir çağrı olarak okuyun:
Kime daha yakın hissediyorsunuz?
İtaate mi, isyana mı, aşka mı, hiçliğe mi?
KAYNAKÇA:
- Ertan Öz Yiğit ile yapılan söyleşi
- İbrani mitolojisi (Genesis, Zohar, Ben Sira’nın Alfabesi)
- Sümer, Babil, Asur metinlerinden türeyen Lilith figürü
- Wikipedia, Britannica, feminist literatür
Views: 3