Bir Musallat Kurbanının Günlüğü | Gerçek Korku Hikayesi

Gerçek Korku Hikayesi: Kıskanç kuzenin yaptırdığı büyüyle hayatı kabusa dönen Feriha’nın hikayesi. Cin padişahı Ammar’ın musallatı, korkunç saldırılar, gezilen hocalar ve bitmeyen bir esaret.

Herkese merhaba, ben Diyarbakır’dan Feriha.

Kuzenim beni kıskanmıştır. Geçen yıl bu kıskançlığı büyü yaptırmaya kadar gitti. Bir gece rüyamda cinlerin beni dışkılarla dolu bir nehrin kenarına götürdüğünü gördüm. İçlerinden biri bana, “Rahmine yerleştim, artık beni buradan çıkarmaya kimsenin gücü yetmez,” dedi. Ürpererek uyanıp ağlamaya başladım. Çığlık sesimi duyan ailem odaya gelmişti. Onlara rüyamdan söz ettim ve ailemin ısrarı üzerine hemen bir hocaya gitmeliyiz dediler. Ertesi gün bir hoca bulup beni götürdüler. Hoca bana muska verdi, dua okudu ve “Allah’ın izniyle bitecek,” dedi.

İlk birkaç gün iyiydim. Bir komşumuz anneme, “Mutlaka bize gel, tereyağı ya da getir, Kur’an okuyalım,” demiş. Gittik. Nereden bilecektim ki hayatımın mahvolacağını? Meğer kuzenim hocaya gittiğimi öğrenince rahat durmamış. Komşumuz olan abla, kuzenimle de çok yakındı. Bana, “Senin durumundan işin ehli olan bir ablaya söz ettim ve bana bu şekeri verdi, mutlaka yedir ona,” dediğini söyledi. Ben de aptal gibi yedim tabii. Yediğim anda içime bir fenalık çöktü. Şeker ağzımdayken gözlerimin siyaha gittiğini söylediler. Bana ait olmayan ürkütücü bir sesle bağırıp komşumuzun boğazını sıkmışım! Herkes korkuyla evden kaçıp gitmiş. Kendime geldiğimde kimse yoktu. Ayağa kalkıp yürüyecek takatim de yoktu. Kapının arkasında annemler ve komşu abla ile çocukları vardı. Annem ürke ürke beni eve getirdi.

Akşam yatmak için yatağa geçtiğimde karnımda kalp gibi atan bir şey fark ettim! Anneme gidip, “Karnımda kalp var,” dedim. Ablamlar dalga geçip güldüler. Sonra boğazıma kadar gelen bir şey oldu ve nefes alamadım! Göz bebeklerim tekrar yok olmuş, kafamı tırmalamaya başlamışım! Annemler dua okuya okuya ağzımı açıyorlar ve sakinleşmeye başlıyorum.

Bu olaydan sonra araştırma yapıyorlar. Urfa’da çok iyi bir hoca efendi var, ona gidelim dediler. Ben, erkek arkadaşım ve ablam gittik. Hoca bana bakıp tebessüm etti, benimle çok fazla ilgilendi. Bir sürü kağıt verip, “Yak bunları,” dedi. Hocanın dediğine göre bana Ammar isminde bir cin musallat edilmiş, cin bana aşık olmuş. Eve geldik, kağıtları yakmaya başladım. Yaptıklarımız hiçbir işe yaramadı.

O geceden sonra hayatım berbat bir hal içine girdi. Bana aşık olan Ammar’ın tecavüzleri ilk o gece başladı. Bana ilk tecavüz ettiğinde üç gün kısmi felç geçirdim, geçici yatalak oldum. Benimle artık her gün birlikte oluyordu. Her ilişki kurduğunda yerde çaresizce çırpınıyordum. Her ilişkiden sonra bedenimden çok rahatsız eden, iğrenç bir koku yayılıyordu. Herkes bu kokuyu alıp benden uzaklaşıyordu. İnsanlar artık benden korkuyordu, evet ailemdekiler bile korkuyordu! Tek başıma banyo yapamıyordum, kollarımı kullanacak takatim yoktu. Yengem beni yıkamak istediğini söyledi ve banyoya girdik. Yengem beni yıkamaya başladı. Sol tarafıma geçmek istediğinde görünmeyen duvar gibi bir şeye çarpıyor ve biri boğazını sıkıyor gibi hissediyordu. Aynı anda benim bacaklarımda da kedi tırmalamasına benzer şekilde kesikler açılıp parçalanmaya başlıyordu! Yengem korkuyla avazı çıktığı kadar bağırıp yardım istedi ve evdeki herkes banyoya doluştu. O günden sonra banyoya girmeye korkar hale gelmiştim. Anlayacağınız hayatım altüst oldu.

Annemle çare aramaya devam ediyor, köyde çok iyi bir hoca olduğunu öğreniyorlar. Bu sefer annem, ablam ve erkek arkadaşımla birlikte gittik. Gözlerimi bağladılar. İçeride 20’den fazla kadın vardı. Birden başım sağa sola döndü ve ellerimle yerleri tırnaklamaya başladım. Olanları hatırlıyorum ama bedenimin kontrolü bende değildi. Sonra yine o iğrenç ses benim ağzımla konuşuyordu: “Sizin beni bu bedenden çıkarmaya gücünüz yetmez! Bu beden benim, sadece benim! Ben bir kralım, sizin gücünüz bana yetmez!” diyordu. Daha sonra gözlerim karardı, Ammar’ı gördüm. Bu onu ilk görüşümdü. Bir tahtta oturuyordu; kocaman kafası olan, griye yakın tonda derisi olan, şimdiye kadar gördüğüm hiçbir şeye benzemeyen bir yaratıktı! Sonra ağzını açtı ve dilini gördüm; bir yılan dili gibi çatallıydı! Yanında emrinde çalışan yüzlerce cin vardı ve her cinin yanında siyah bir kedi duruyordu! Sonra gözlerimi açtım, hoca karşımdaydı. Bana, “Sendeki musallat çok büyük, Allah yardımcımız olsun kızım,” dedi. O cin benim dilimle o kadar tehdit etmiş ki hocayı, neredeyse yardım etmekten vazgeçecekmiş. Hoca, “Allah’ın izniyle hepinizi bu bedenden çıkaracağım! Dayan kızım!” dedi ve karnımı sıkıp Arapça dualar okumaya başladı. O kadar acı çekiyordum ki çığlık çığlığa kalmıştım! Ailem ve erkek arkadaşım kapıda sesimi duyup ağlıyorlarmış.

O gün öğrendim ki bedenimde Ammar’la beraber beş tane cin varmış. Hoca sağ avucumu açıp, “Annenin adı bu, babanın adı bu,” dedi. Doğruladım. Konuşmaya devam etti: “Kızım, sana cinnet geçirip kendini öldürmen için büyü yapılmış. Sana bu büyüyü yaptıran kuzenlerinden biri. Sen bunun üstüne bir hocaya gitmişsin ve o hocanın da cinleri sana aşık olmuş. Bunlar yine o büyü yüzünden. Daha sonra birinin evinde bir şey yedin, Kur’an okuyan o kadın sana en büyük büyüyü yedirmiş,” dedi. Çok bitkin düşmüştüm. Beni bir odaya götürüp, “Allah yardım etsin, biraz dinlen,” deyip saatlerce uyuttu. Uyandığımda eve yolladı.

Ailem, abilerim, kardeşlerim, herkes perişan… Abim, “Sana bunu kim yaptıysa ben de aynı şeyi ona yapacağım! Bana ismini ver!” dedi ama ben söyleyemedim, “Allah belasını versin,” dedim.

Artık Ammar bana açık açık görünmeye başladı. Tuvaletten bana seslenirdi ve ben tuvalete gitmezsem bedenime eziyetler başlıyordu. Bir akşam tuvaletten bana seslendi ve gelmeyeceğimi söyledim. O an birileri kapıyı tekmelemeye başladı! Ailem sesleri duyunca korku içinde bağırmaya, dualar okumaya başladı. Annemlere zarar verecekti! “Tamam, yapma, geleceğim!” dedim ve gittim. En az yarım saat tuvalette kalıyordum. Durumum kötüleşiyordu. Hangi hocaya gideceğimi, bir fayda göremeyeceğimi düşünüyordum.

Annemler sürekli hocaları araştırıyordu. Elazığ’da çok iyi bir hoca olduğunu duymuşlar. Eve gittik, çok iyi karşıladılar bizi. Hoca önüme getirdiği bakır kaptaki suya parmağımı batırmamı istedi. Parmağımı batırdığım anda hocanın gözleri büyüdü ve “Sen ne zaman fark ettin bunu?” diye sordu. “Aylardır var,” dedim. “Çok tehlikeli! İşin ciddiyetinin farkında mısınız?” dedi. Teyzem, ablam ve erkek arkadaşım birbirlerine baktılar. Hoca, “Pazartesi sabah mutlaka gelin,” dedi. Eve geldik. O gece tekrar bir ilişki oldu. Yayılan kokudan herkes bayılacak gibi oldu. Pazartesi sabah hocanın kapısına gittik ama bizi kovdular! “Gidin buradan! Bir daha sakın gelmeyin! Defolun!” dediler. Biz dönerken Ammar görünüp sinsice gülümseyerek, “Sana kimse yardım edemez,” dedi.

Ondan kurtuluş olmadığına inanmıştım. Ona, “Lütfen aileme dokunma, ne istersen yapacağım,” dedim. Kabul etti. Ailemden saklamışım, meğer bendeki cinlerden biri erkek arkadaşıma da musallat olmuş! Bunu nasıl öğrendiğime gelirsek: Bir akşam ablamla onlara gitmiştik. Ben erkek arkadaşımın gözünde bir cin gördüm! O cinle konuşmaya başladım! Ablalarım, annem ve eniştem, herkes şok duydu! Elimi kaldırıp, “Hemen şimdi bu bedenden çıkacaksın!” dedim. O sırada Ammar gelip o cini kovdu. Erkek arkadaşım düzelmişti.

Ama Ammar bana insanlarla ilgili bilgiler veriyor ve bana bir şeyler öğretiyordu. Herkesin her şeyini biliyordum. Bunu duyan yakınlarım artık bir şeyler öğrenmek için yanıma geliyordu. İstediğim insana büyü de yapabiliyordum.

Bu sırada çevremizde her kafadan bir ses çıkıyordu. Birileri Rukye yaptırmamızın iyi geleceğini söylüyordu. Rukye için İhsan Hoca diye birini getirdiler. Beni yere yatırıp gözlerimi kapattılar. Hoca Fatiha Suresi’ni okuyunca ayaklarıma ağrılar girmeye başladı. Evde sadece hoca, erkek arkadaşım ve ablam vardı. Ayetleri okumaya başlayınca bedenimin hakimiyeti kayboldu, sesim değişti. İçimdeki cin tehditler savurmaya başladı. Sonra bilincim de kapandı. Sonrasında olanları erkek arkadaşım anlattı. Dediğine göre, “Bu beden benim! Almaya kimsenin gücü yetmez!” gibi şeyler söylüyormuşum ve erkek arkadaşımı dövmeye başlamışım. Odayı siyah dumanlar kaplamış. Hoca ve erkek arkadaşım kollarıma girmiş, bir kolumu zapt edemiyorlarmış neredeyse. Hoca işin büyüklüğünden korkmuş, hemen Kur’an-ı Kerim’i açıp göğsümün üstüne koymuşlar. Telefonunu alıp başka hocalardan yardım istemiş ve zor da olsa sakinleştirmişler. Anlayacağınız Rukye de beni iyi edemedi.

Bu süre içinde devamlı yeni hocalar araştırıyor ve bana kimin yardım edebileceğini bulmaya çalışıyorlardı. Ama ne kadar hoca gezsek fayda etmiyordu. Daha sonra acaba psikolojik olabilir mi diye düşündüler ama yakınlarım onca şeye şahit olmuşken nasıl psikolojik olabilirdi ki? “Denemekten bir şey kaybetmeyiz,” diyerek en iyi psikiyatristlerden yardım aldım. Aylarca Xanax, Sesta ve Zedprex gibi depresyon hapları kullandım.

Bir gün ablamla birlikte yürüyüşe çıkmıştık. Adamın biri peşimize takılıp bizi rahatsız etti. Ablama, “Bu adamı mahvederim,” dedim. Ablam, “Ben konuşurum, defolup gider,” dedi. O an Ammar bedenimin hakimiyetini almış. Ablamın anlattığına göre ellerimle adama doğru işaretler yapıp öfkeli bir suratla yabancı dilde bir şeyler söylemişim. Adam pür dikkat gözlerimin içine bakıyormuş. Ablam ellerimi görüp söylediklerimi duyunca korkmuş ve beni silkeleyip yüzüme bir tokat atmış. Bu olaydan sonra adam kaybolmuştu! Her yere baktık ama göremedik. İkimiz de şok olmuştuk. Ablam beni hemen eve götürdü ve olanları anneme anlattı. Annem, “En azından düzelene kadar bir daha dışarı çıkarma,” dedi.

Bu sırada anneme bir telefon geldi. Annem karşıdaki kişiye, “Onların da başına gelsin! Ben nasıl ki aylardır kızıma bakıp kahroluyorsam, onlar da kızımdan beter olsunlar!” dedi ve telefonu kapattı. Anneme ne olduğunu sordum, bana bir şey anlatmadı tabii. Annemle ablam konuşurlarken duydum ki akrabaları, tanıdıkları bir hocaya beni anlatmışlar ve “Sana gelirlerse bakma,” demişler. Hoca nedenini sorduğunda, “Bu kızın adını sakın anmayın yoksa onun cinleri size de musallat olur! Sakın yanına gitmeyin!” gibi şeyler söylediğinden bahsetmişler. Annemler o hocaya gitmek istiyorlarmış meğer. Ama tabii ben bu akrabalarımı biliyordum. Ammar’a seslenip, “Senden tek bir şey istiyorum, o kadını mahvet!” dedim. Ammar gerçekten beni dinledi. Bir gün sonra annemi aradılar: “Servet ablanın durumu kötü, şu an hastanede, doktorlar bir şey bulamadı, her an kalbi durabilirmiş,” dediler. Ablam benden şüphe etti, “Senin bir alakan var mı?” diye sordu. “Evet, ben yaptırdım,” dedim. Ablam yalvardı, “Ne olur cine geri çek!” dedi. İstemesem de, “Peki, çekerim,” dedim.

Ortanca ablam da o gün bize gelmişti. Hep birlikte büyük ablama gittik. Çocuklar gürültü yapmaya başladı. Annem bu konuda hassas davranırdı, hatta benim yaşadığım bu süreç geçene kadar gürültü olmasın diye eve kimseyi kabul etmezdi. Beni gören çocuklar korkudan susardı çünkü anneleri, “Teyzeniz çok hasta, o yüzden ses yapmayın,” diye tembihlemişti. Ablam çocuklara laf dinletemeyince, “Allah aşkına kalk, şunlara bir şey söyle sussunlar!” dedi. “Abla beni karıştırma istersen,” dedim. Çok ama çok ısrar etti. Yan odaya girdiğimde dayanılmaz bir şekilde çığlık atmaya başladılar, sesleri beynimi tırmalıyordu! Bir anlık reflekste yeğenimi geri yatırdım, sol orta parmağımı alnının ortasına koyup Arapça benzeri bir şeyler söyledim. Yeğenim yerde titremeye başladı! Annemler gelince beni odaya götürüp, “Sen biraz sakinleş,” dediler. Oysaki ben sakindim. Sonra ablam gelip, “Hemen eski haline getir yeğenimi!” dedi. “Ne oldu?” diye sorduğumda, “‘Çarşaflar beni kovalıyor!’ diyerek ağlıyor,” dedi. Hemen yanıma çağırıp, “Gözlerimin içine bak!” dedim. Baktığında bir tokat attım ve kendine geldi.

Ortanca ablam korkudan yanıma gelmiyordu. Israrla eve gideceğim dedi. “Gidemezsin!” diyerek engel oldum. Gece uyumak için herkes odalarına geçti. Ablama, “Benim yattığım odada yatacaksın,” dedim. Ne yaptıysam kabul etmedi. Annem, “Kurban olayım, korkuyor işte, bırak nerede istiyorsa orada uyusun,” dedi. Ablama dönerek, “Git git ama sabaha kadar uyumak yok! Sol bacağını felç edecek bir acıyla yatakta kalacaksın!” dedim. Dediğim gibi de oldu. Sabaha kadar acı çekmiş ve durmadan biri dokunmuş ona. Çığlıklar atmış ama kimse duymamış.

Sabah ablama misafirler gelmiş, benim haberim yoktu tabi. Uyandığımda su içmek için mutfağa gittim. Üstümde şort ve atlet vardı sadece. Birden Kur’an okunduğunu duydum ve sonrasını hatırlamıyorum! Hatırladığım tek şey çıplak ayakla cadde ortasındaydım! Karşımda ablamın misafirleri, annem ve ablam vardı! Annem olanları anlattığında şok olmuştum! Dediğine göre Kur’an sesi gelince bana yaptırdıkları muskaları yırtıp atmışım, elimi ortanca ablamın gırtlağına dayamışım! Korkutucu bir ses ve surat ifadesiyle, “Her şeyin sebebi sensin! Seni yok edeceğim!” demişim. Sonra o halimle çok hızlı bir şekilde, adeta uçar gibi 4 kat merdivenlerden inmişim! Sonra komşular Ayetel Kürsi okuya okuya beni sakinleştirmişler. Eve döndüğümüzde ortanca ablam ağlıyordu. Anladım ki Ammar ablamı hedef almıştı. Hemen Ammar’la pazarlığa oturdum: Ben hocaya gitmeyecektim, o da ablama zarar vermeyecekti.

Erkek arkadaşımla eniştemi aramışlar, onlar geldi. Ben de bu dönemde yeme içme yoktu, 47 kiloya kadar düşmüştüm. Çay, sigara dışında bir şey istemiyordu canım. Akşam annemler ısrarla bir şeyler yemem gerektiğini söylediler. Erkek arkadaşım çok sevdiğim bir yemek getirmişti: Külbastı. Yanında bir de cacık vardı. İlk kaşığı cacıktan aldım. Almaz olaydım! Yuttuğum gibi bedenim çalkalanmaya, bedenimde bir şeyler gezinmeye başladı! Bel kemiğim yerinden çıktı, sırt üstü yere düştüm! Kafam sol tarafa çevrildi ve bedenime eziyet etmeye başladılar! Bu bir saat kadar sürdü. Dişlerim kırılacak gibi gıcırdıyordu! Gözlerimden yaşlar akıyor, annemin gözyaşları da yüzüme damlıyordu. Ama kafamı çevirmeye kimsenin gücü yetmedi! Cacıkta sarımsak varmış! Bir sarımsağın bana yaptığına bakar mısınız? Bir saat sonra titreye titreye kendime geldim ama bacaklarım basmıyordu. Annemler bacaklarımı açtığında her yer morarmıştı. Annemin durmak bilmeyen gözyaşları dursun diye hafifçe gülümsedim, “Bana bir şey olmaz,” dedim.

Ve daha neler neler… Şu an bu musallat devam ediyor. Karnımda sesler var, herkes duyuyor ve her gün tecavüze uğruyorum. Bulunduğum yerlerde sarımsak, soğan, kolonya, Domestos ve sirke bulunduramıyoruz. Ne zaman kurtulacağım bilmiyorum. Allah beni de benim gibi olan herkesi de kurtarsın. Gezmediğim hoca kalmadı, hiçbiri çare olamadı. Bana bu illetten kurtulmak için dua edin lütfen.

Views: 8

İlginizi Çekebilir:Cinlerin İntikamı | Gerçek Korku Hikayesi
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

The Beauty of Seferihisar | Paranormal Story
Seferihisar Güzeli | Paranormal Hikaye
The Hüddam's Grave | A True Horror Story
Hüddamın Mezarı | Gerçek Korku Hikayesi
My Friend's Jinn Wedding | A True Horror Story
Arkadaşımın Cin Düğünü | Gerçek Korku Hikayesi
Jinn Haunting While Trying to Help | A True Horror Story
Yardım Etmek İsterken Musallat Olan Cinler | Gerçek Korku Hikayesi
The Call of the Black Shroud | True Horror Story
Siyah Kefenin Çağrısı | Gerçek Korku Hikayesi
The Power I Stole From the Fortune Teller | True Horror Story
Falcıdan Çaldığım Güç | Gerçek Korku Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paranormal Dergi | © 2025 |