Vatikan’da Türkiye Savaşı

Dünyanın en küçük devleti kabul edilen ve aynı zamanda Katolik dünyasının kalbi sayılan Vatikan’da, tarihten bugüne dek sayısız siyasi ve dini entrikanın yaşandığı bilinir. Ancak son dönemde yaşanan gelişmeler, Vatikan’daki iktidar mücadelesi ve Papa Francis’in sağlık durumu üzerine ortaya atılan iddialar, dünya kamuoyunun bir kez daha bu küçük devletin içindeki büyük kapışmaya dikkat kesilmesine neden oldu. Özellikle, Papa Francis’in Türkiye’nin Bursa ilinin İznik ilçesine planladığı ziyarete ilişkin gündemde olan söylentiler, Vatikan’dan yükselen istifa sesleri, kehanetler ve yaklaşan büyük bir ‘Armagedon Savaşı’ olasılığıyla birleşerek oldukça çarpıcı bir tablo çiziyor.
- Vatikan’da Türkiye Savaşı
- Papa Francis’in Sağlık Durumu ve 14 Şubat Gizemi
- İznik Ziyareti ve 1700. Yılın Önemi
- Aziz Malaki Kehanetleri ve 112. Papa Meselesi
- Muhafazakâr ve Reformist Kanadın Karşı Karşıya Gelişi
- Entrikalar ve İddialar: Papa’ya Suikast mi, Zorunlu İstifa mı?
- Armagedon Savaşı Kehanetleri
- Sembolik Anlamlar: 7 Tepeli Şehir
- Papa Francis’in İznik’i Ziyaretinden Beklenen Sonuçlar
- Papa Francis Karşıtı Blok ve İstifa Baskısı
- Kehanetlere İlişkin Dinî ve Tarihsel Yaklaşım
- Vatikan Devlet Başkanlığı ve Siyaset
- Türkiye’nin Stratejik Önemi ve İznik’in Sembolizmi
- Papa Francis’in İstifa Eder mi?
- Başpiskopos Edgar Pena Pera ve Kardinal Gian Franco Ravasi’nin Tutumu
- Komplo Teorileri ve Gelecekte Olası Senaryolar
- Sonuç ve Değerlendirme
- Kaynakça
Katolik basınında ve Vatikan kulislerinde konuşulanlara göre, Papa Francis 14 Şubat’tan bu yana zatürre teşhisiyle hastanede yatıyor. 14 Şubat tarihinin özel bir anlamı olup olmadığı sorgulanırken, bazı kaynaklar bu tarihin bilinçli bir şekilde seçildiğini veya ‘kaderin bir cilvesi’ olduğunu ileri sürüyor. Papa Francis’in Mayıs ayında İznik’e geleceği, orada yapılacak önemli bir ayine katılacağı haberi ortalığı karıştırmış durumda. Zira İznik, Hristiyanlık tarihinde büyük önem taşıyan bir konsile ev sahipliği yapmış, köklü ve sembolik bir bölge. Bu ziyaretin Vatikan’ın ve Papa’nın geleceğini yakından ilgilendirdiği iddia ediliyor.
Peki Vatikan’da neler oluyor? Papa Francis’i bekleyen tehlikeler neler? İznik’teki ayinle ilgili kehanetlerin arkasında hangi tarihi gerçekler veya efsaneler yatıyor? “Vatikan’da Türkiye Savaşı” başlığıyla mercek altına aldığımız bu dosyada, hem Katolik dünyasını ilgilendiren mevcut krizleri hem de 112. Papa’ya atfedilen kehanetlerin nasıl yorumlandığını ele alacağız.
Papa Francis’in Sağlık Durumu ve 14 Şubat Gizemi
14 Şubat 202X tarihinde zatürre teşhisiyle hastaneye yatırılan Papa Francis’in sağlık durumuna dair çelişkili haberler var. Kimi resmi kaynaklar Papa’nın tedaviye olumlu yanıt verdiğini açıklarken, Vatikan’daki bazı anonim kaynaklar durumun düşündüğümüz kadar basit olmadığını öne sürüyor. Bu gizemli tablo, “14 Şubat tarihinin bilinçli bir şekilde seçilmiş olması mümkün mü?” sorusunu akıllara getiriyor. 14 Şubat, hem Hristiyan geleneğinde Aziz Valentine Günü olarak bilinen, aşk ve sevgiyle ilişkilendirilen, ancak aynı zamanda sembolik yönleri de olan bir gün. Eleştirmenlere göre Papa Francis’in tam da bu özel günde hastaneye kaldırılması, Vatikan içerisindeki muhalif güçlerin bir hamlesi olabilir.
Papa Francis’in yaşı, Vatikan’ın yönetimini etkileyebilecek derecede önemli görülüyor. Kimi kardinaller ve başpiskoposlar, “Artık ilerleyen yaşınız nedeniyle ülke ve kilise yönetimini sağlıklı sürdüremezsiniz; lütfen istifa edin” görüşünü açıkça dillendiriyorlar. Çünkü geleneksel olarak Papalar ölene dek görevde kalır; istifa eden Papa vakaları çok enderdir. Ancak 2013 yılında, uykusuzluk ve bazı kişisel sağlık gerekçeleri göstererek görevi bırakan Papa 16. Benedictus’un istisnai örneği hâlâ zihinlerde tazeliğini koruyor.
Papa Francis’e dair muhalefetin sebebi sadece sağlık durumu değil. Hristiyanlığın en muhafazakâr kanatları, son dönemde Francis’in LGBT+ bireylerin evlilik törenlerine yönelik anlayışlı yaklaşımını, “fazlasıyla liberal” buluyorlar. Kendisinin gezilerinde politik meselelere fazlaca girdiği ve “kapsayıcı kapitalizm” gibi uluslararası girişimleri desteklediği gerekçesiyle de hedef haline geldiği ifade ediliyor. Tüm bu tablo, Vatikan’daki muhalif kesimle Papa Francis’i destekleyen reformist kesimi karşı karşıya getiriyor.
İznik Ziyareti ve 1700. Yılın Önemi
Papa Francis’in Mayıs ayında Türkiye’nin Bursa ilinin İznik ilçesine yapmayı planladığı ziyaret, Katolik dünyasında pek çok tartışmayı tetikledi. İznik, Hristiyanlık tarihinde çok önemli bir yere sahip: 325 yılında toplanan Birinci İznik Konsili (Nicæa Konsili), Hristiyanlığın temel doktrinlerini belirleyerek Kilise’nin çerçevesini çizmiş ve tarih boyunca diğer konsillere de örnek teşkil etmişti. Hristiyanlıkta teslis inancının, Kilise hiyerarşisinin ve daha pek çok doktrinsel meselenin kökeni bu konsilde masaya yatırılmıştır.
Günümüzde, Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümü kutlamalarının hazırlanıyor olması da ayrı bir merak konusu. 1700 rakamı, kimilerine göre fazlaca ‘ara bir sayı’ gibi görünmekle beraber, özellikle Katolik Kilisesi geleneklerinde önemli eşiklerden biri olarak görülüyor. Vatikan’ın en kıdemli kardinallerinden biri olan George Jacob Kovak, bir süre önce İznik’e gelerek yetkililerle temaslarda bulundu. Yerel yönetimle görüşerek ayin düzenlemesi, yer seçimi ve güvenlik konularında hazırlıklar yaptı. Bu temaslar, Vatikan’ın İznik’e verdiği önemi ortaya koyuyor.
Vatikan’a yakın çevrelerden sızan bilgilere göre, bu yıl dönümü münasebetiyle İznik’te büyük çaplı bir ayin veya tören düzenlenecek. Papanın bu törene mutlaka katılması bekleniyor. Ancak buna itiraz eden sert bir muhalif kesim mevcut. Bu kesim, Papa Francis’in İznik’e gitmesi durumunda ‘kehanetlerin tetikleneceğine’ inanıyor. İznik ziyareti sadece dini bir merasimden ibaret değil, Papa’nın ve dolayısıyla Vatikan’ın geleceğini de ilgilendiren bir dönüm noktası olarak görülüyor.
Aziz Malaki Kehanetleri ve 112. Papa Meselesi
Vatikan’daki huzursuzluğun merkezinde yatan konulardan biri de ünlü kehanetler. 12. yüzyılda yaşamış İrlandalı bir başpiskopos olan Aziz Malaki (St. Malachy) tarafından yapıldığı iddia edilen bir dizi kehanet, asırlardır Katolik âlemini meşgul ediyor. Bu kehanet listesi, gelecekteki Papaların hangi ülkelerden geleceğini, hangi sembollerle anılacağını ve Kilise’nin ne zaman büyük bir sona yaklaşacağını ima eden dizelerden oluşuyor.
Aziz Malaki kehanetlerine göre, Papalar 112. sıraya kadar listelenmiştir ve o 112. Papa, Kilise’nin çetin bir sınavdan geçeceğini simgeler. Pek çok araştırmacıya göre 112. Papa, günümüzde tahtta bulunan Papa Francis’tir. Bu durum, kehanetlerde “Petrus Romanus” olarak anılan son Papa figürüyle eşleştirilir. Aziz Malaki’nin kehanetinde, 112. Papadan sonra ‘yeditepeli şehrin yok oluşu’ ve ardından ‘büyük bir yargılama’nın başlayacağı öne sürülür.
Burada ‘yeditepeli şehir’ meselesi özellikle önem kazanır. Zira hem Roma hem de İstanbul yeditepeye sahip kentler olarak anılır. Bu kehanetlerin ‘İstanbul’un sonu’nu mu, yoksa ‘Roma’nın yok oluşu’nu mu işaret ettiği sorusu yüzyıllar boyunca tartışılagelmiştir. Malaki kehanetlerini ciddiye alan bazı inanç grupları, Papa’nın İznik’e (daha genel anlamıyla Türkiye’ye) gelmesinden hemen sonra Vatikan’ın büyük bir yıkımla karşı karşıya kalacağını öne sürer. Hatta bu yıkımın, Armagedon olarak adlandırılan büyük bir kıyamet savaşı veya nihai hesaplaşma süreciyle bağlantılı olduğuna inanılır.
Muhafazakâr ve Reformist Kanadın Karşı Karşıya Gelişi
Vatikan’da, Papa Francis’in liderliğinden rahatsız olan güçlü bir muhafazakâr grup olduğu biliniyor. Bu kesim, Papa’nın eşcinsellik, sığınmacı hakları, küresel siyaset ve ekonomik programlar konusundaki ‘liberal’ duruşuna şiddetle karşı çıkıyor. Aynı zamanda Francis’in sıklıkla ‘politik’ tavır sergilemesi, uluslararası güç odaklarıyla yakın görünmesi de eleştiri oklarını üzerine çekiyor. Özellikle, “kapsayıcı kapitalizm” adıyla gündeme gelen ve küresel iş dünyasının devleriyle ortak platformlarda yer aldığı projeler, Papalık makamını ‘kutsal alandan dışarı taşımakla’ suçlanıyor.
Buna mukabil, reformist kanat Papa Francis’in misyonunu, “Kilisenin çağdaş sorunlara göğüs germesi ve çok daha kucaklayıcı bir Hristiyanlık anlayışı geliştirmesi” olarak görüyor. Hatta bu kanada göre, Kilise’nin yüzyıllardır süren katı kuralları, dogmatik uygulamaları ve kapalı devre yapısı artık modern çağda sürdürülebilir değil. Francis, “kiliseyi halkın içine indiren, siyaseti de gözeten, ayrım yapmaksızın tüm insanlara kollarını açan bir Papa” olarak değerlendiriliyor.
Bu iki kanat arasındaki en büyük çatışma noktası, Papa’nın görevde kalması ya da istifa etmesi değil sadece; aynı zamanda Papalığın geleceği, Katolik Kilisesi’nin dünya üzerindeki etkisi ve Vatikan’ın uluslararası politikadaki rolü de masada duruyor. İznik ziyareti, tüm bu gerilimi somut olarak açığa çıkarmaya aday bir dönüm noktası işlevi görüyor. Çünkü kehanetleri ciddiye alan, hatta onlardan korkan bir kesim, Papa’nın Türkiye’ye adım atmasının Vatikan’ın sonunu getireceğine yürekten inanıyor.
Entrikalar ve İddialar: Papa’ya Suikast mi, Zorunlu İstifa mı?
Vatikan, binlerce yıllık tarihine sayısız siyasi ve dini entrika sığdırmış bir mekân olarak bilinir. Devletler arası casusluk faaliyetleri, istihbarat örgütlerinin cirit attığı zeminler ve kilise içi güç oyunları Vatikan’da her dönemde var olmuştur. Papa Francis’in sağlık durumuna dair belirsizlik, işte bu atmosfer içinde pek çok iddia ve komplo teorisini beraberinde getiriyor. Kimi iddialara göre Papa, Vatikan içindeki güçlü çıkar grupları tarafından ‘erken ölüm’e sürüklenebilir, hatta bunun ‘hastalık yoluyla suikast’ şeklinde uygulanabileceği konuşuluyor.
Bununla birlikte, daha makul bir senaryo olarak Papa’yı zorla istifaya götürmek veya onu baskı altına alarak kendi istekleri yönünde kararlar almaya zorlamak da muhalif kardinaller ve başpiskoposlar için bir seçenek. Tarihte, Papaların itibarını sarsarak onları tahttan inmeye mecbur kılmak isteyen hiziplerin varlığı bilinir. Dolayısıyla, Papa Francis’in ‘hastanede uzun süre gözetim altında kalması’ ve ‘sağlık raporları doğrultusunda yetersiz görülmesi’ de bir taktik olabilir. Böylece Vatikan’ın muhafazakâr kanadı istifa yolunu açarak, kendi adaylarına yakın bir figürü Papalık makamına taşıyabilecektir.
Armagedon Savaşı Kehanetleri
Vatikan çevrelerindeki ‘son dönemin’ teması olan kehanetler, sadece Aziz Malaki ile sınırlı değil. Birçok mistik ve kehanetçi, 21. yüzyılın ortalarında dünya çapında büyük bir ‘Armagedon Savaşı’ yaşanacağını iddia ediyor. Bu iddialar, Ezdra, Vahiy Kitabı, Nostradamus ve benzeri kaynakların yorumlarıyla da iç içe geçiyor. Katolik basınının bazı muhafazakâr yazarları, Papa Francis’in politik duruşunun ‘kıyamet sürecini hızlandırıcı’ etkiye sahip olduğuna inanıyor.
Ancak bu tür kehanetler, tüm Katolik inananlar arasında kabul gören doktrinler değildir. Vatikan, resmi olarak kehanetlere dogmatik anlamda önem vermese de, tarihin farklı dönemlerinde kehanetlerin halk üzerindeki etkisini göz ardı etmediği bilinir. Kehanetler, bazen inanan kitleleri mobilize etmek veya bir dini retorik çerçevesinde harekete geçirmek amacıyla kullanılabilir. Papa Francis, “İznik ziyaretini yaparsa, kehanet gerçekleşir mi?” diye soranların sayısı az değil. Ayrıca bu ziyaret, Hristiyanlığın erken dönem tarihindeki birliği yeniden sembolize etmesi bakımından da büyük yankı uyandırabilir.
Sembolik Anlamlar: 7 Tepeli Şehir
7 tepeli şehir denince çoğunlukla akla Roma gelir. Zira Roma, tarih boyunca ‘yeditepeli kent’ sıfatıyla anılmıştır. Ama İstanbul da, Doğu Roma İmparatorluğu’nun mirasçısı olarak, 7 tepe üzerinde kurulu olmasıyla bu unvana layık görülür. Aziz Malaki kehanetlerinde 112. Papadan sonra ‘7 tepeli şehrin yok olacağı’ ifadesi, Katolik dünyasında uzun süre Roma için bir tehlike işareti olarak okunmuştu. Ancak İstanbul’un da bu tanıma uyuyor oluşu, kehanet meraklılarının zihinlerini karıştırıyor.
İznik ziyaretinin İstanbul yerine neden Bursa’nın bu ilçesinde gerçekleşeceği ise tamamen konsil mirasına dayanıyor. Fakat bu durum yine de, “O 7 tepeli şehir İstanbul mu yoksa Roma mı?” tartışmasını alevlendiriyor. Armagedon Savaşı’nın gerçekleşeceği son düzleme dair farklı teolojik yorumlar var. Kimi teologlar, ‘büyük yıkımın’ Roma’da olacağını, kimileri ise ‘tüm dünya üzerinde çok daha büyük bir savaşın patlak vereceğini’ öngörüyor. Dolayısıyla Papa Francis’in Türkiye ziyareti, İstanbul’u da dahil eden geniş bir senaryo çerçevesinde okunabilir.
Papa Francis’in İznik’i Ziyaretinden Beklenen Sonuçlar
Vatikan’daki diplomatik kaynaklara göre, Papa Francis’in İznik ziyaretinin resmî amaçları şunlar:
- Birinci İznik Konsili’nin 1700. yıl dönümünü kutlamak: Hristiyanlık teolojisinin mihenk taşlarından biri olan bu konsilin anılması ve güncel problemlerin ışığında yeniden değerlendirilmesi.
- Hristiyan Birliğini Pekiştirmek: Katolik Kilisesi ile Ortodoks dünyası arasında yüzyıllar süren ayrışmanın yarattığı gerilimleri yumuşatmak. İznik, bu açıdan tüm Hristiyan gelenekleri için önemli bir sembol.
- Dünya Barışına Katkı Vurgusu: Papa Francis, diplomaside barışçıl söylemlerin temsilcisi olarak anılıyor. Bu tören, uluslararası arenada Hristiyanlık ruhunun barışa yaptığı katkıyı hatırlatmayı hedefliyor.
- Kehanetlerin Dışavurumu: Resmî olarak dile getirilmese de kehanet meraklıları, bu ziyaretin “112. Papa” motifini doğrular nitelikte bir ‘sonun başlangıcı’ olduğunu iddia ediyor. Papa Francis’in bu ziyaret sonrası tahtı bırakacağı, Vatikan’ın büyük krizlere sürükleneceği ya da kehanetin gerçekleşeceği gibi görüşler bu resmî amaçların gölgesinde konuşuluyor.
Papa Francis’in ziyaret öncesi sağlık sorunları, Vatikan’daki muhalif seslerin güçlenmesi ve kehanetlerin yaratmış olduğu endişe, bu süreci daha da karmaşık hale getiriyor. Vatikan’ın resmi sözcüleri bu meseleye çok sınırlı açıklamalarla yaklaşırken, perde arkasında müthiş bir kulis faaliyeti yürütüldüğü anlaşılıyor.
Papa Francis Karşıtı Blok ve İstifa Baskısı
Vatikan’da, uzun yıllardır görev yapan kardinaller, başpiskoposlar ve diğer dinî mevkiler arasında zaman zaman sürtüşmeler çıkması olağandır. Ancak Papa Francis döneminde bu sürtüşmelerin daha sert yaşandığı gözlemleniyor. Orta ve Güney Amerika kökenli bir Papa olan Francis, Avrupa merkezli muhafazakâr geleneğe göre ‘yenilikçi’ addediliyor. Sahip olduğu ilgi çekici üslup ve siyasi angajmanları, muhafazakâr kesimin ‘Kilisenin zarafetini yitirmesi’ olarak tanımlanmasına neden oldu.
Bazı muhafazakâr piskoposlar, papa adına kararlar alma sürecinin Kilise geleneklerine uymadığını ve Francis’in tek başına, hızlı adımlar attığını öne sürüyor. Onun istifa etmesi için çeşitli lobicilik faaliyetleri yürütüldüğü de biliniyor. Son dönemde basına sızan haberler, Vatikan’ın derin koridorlarında “Papa Francis, İznik’e giderse veya bu sağlık sorunları devam ederse istifaya zorlanmalı” görüşünün ciddi bir destek gördüğünü ima ediyor.
Kehanetlere İlişkin Dinî ve Tarihsel Yaklaşım
Hristiyanlık tarihinde, kehanetler her zaman ilgi çekici bir konu olmuştur. Ancak resmî Katolik teolojisinde, Aziz Malaki’nin kehanetleri dâhil olmak üzere, bu tür metinler mutlak bir doktrin olarak kabul edilmez. Yine de halk arasında büyük ilgi gördüğü için zamanla popüler kültüre sirayet etmiş, hatta Vatikan içindeki bazı çevrelerce de ciddiye alınmıştır.
Tarihsel olarak bakıldığında, farklı dönemlerde farklı Papalar bu kehanetlerden etkilenmiş veya etkilenmiş gibi görünerek politik güç kazanmıştır. Örneğin, 15. ve 16. yüzyıllarda kehanetlerin Papalık seçim sürecinde propaganda amacıyla kullanıldığı bilinir. Bugün de benzer bir durumla karşı karşıya olduğumuz söylenebilir. Yani 112. Papa söylemi, muhaliflerin Papa Francis’i ‘tehlikeli bir konumda’ göstermesine yardımcı oluyor. Söz konusu kehanetler, Vatikan içindeki güç savaşlarının bir enstrümanı olarak da işlev görebilir.
Vatikan Devlet Başkanlığı ve Siyaset
Papa, sadece Katolik Kilisesi’nin lideri değil, aynı zamanda Vatikan Şehir Devleti’nin de mutlak egemenidir. Modern zamanlarda Papa, dini bir figür olmanın yanı sıra, önemli bir siyaset aktörü olarak kabul edilir. Diplomatik düzeyde devlet başkanlarıyla görüşmeleri, uluslararası platformlarda yaptığı konuşmalar ve dünyadaki farklı çatışma bölgelerine dair mesajlarıyla Papa, küresel siyasette ses getiren bir konumda duruyor.
Francis, önceki papalardan farklı olarak, “dünyevi” meselelere çok daha yoğun bir ilgi gösteriyor. İklim krizi, göçmen sorunu, fakirlikle mücadele ve uluslararası barış gibi konularda net açıklamalarıyla tanınıyor. Bu özellikleri, onu hem sevilen hem de nefret edilen bir lider yapıyor. Kilisenin içine kapalı, yalnızca dogmalarla sınırlı bir yönetim anlayışını benimseyen kesimler, böyle proaktif bir papalığı kilise geleneklerine aykırı buluyor ve mevcut ‘papa modelinden’ rahatsızlık duyuyorlar.
Türkiye’nin Stratejik Önemi ve İznik’in Sembolizmi
Türkiye, tarihte farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış bir coğrafya olması nedeniyle Hristiyanlık tarihi açısından da büyük önem taşıyor. Özellikle İznik, erken dönem Hristiyanlık konsilinin toplandığı yer olarak inananların gözünde büyük bir sembol. Vatikan’ın burada düzenlenecek bir ayine katılması, konunun sadece ibadete dair boyutunu değil, tarihsel sembolizmi de gündeme getiriyor.
Bu ziyareti farklı kılan bir diğer husus, İznik’in coğrafi konumunun yanı sıra, Ortodoks Hristiyanlar, Protestanlar ve diğer mezhepler için de önemli bir kavşak noktası olarak görülmesi. Birinci İznik Konsili, temelde Hristiyan dünyasını tek bir inanç çerçevesine oturtmayı hedefleyen, ayrılıkları gidermeyi arzulayan bir meclisti. Günümüzde de Papa’nın böyle bir noktaya ziyaret gerçekleştirmesi, “Hristiyan dünyasını birleştirme” hedefinin sembolik bir yansıması şeklinde okunabilir.
Ancak Türkiye’nin Müslüman çoğunluklu bir ülke olması da Vatikan çevrelerinde özel bir hassasiyet yaratıyor. Papa’nın bu topraklara gelmesi, Müslüman–Hristiyan diyalogunun güçlenmesi için de bir adım olarak yorumlanabilir. Tüm bu olumlu tabloya rağmen, Vatikan içerisindeki muhalif grupların ‘kehanet’ kartını öne sürerek ziyarete engel olmak istemesi, olayın boyutlarını farklı bir düzleme taşıyor.
Papa Francis’in İstifa Eder mi?
2013 yılında Benedictus’un istifası, modern dönemdeki en çarpıcı Papalık hadiselerinden biridir. Bu istifa, “Papa ölene kadar görevde kalır” geleneğinde büyük bir kırılma yarattı. O dönemde Benedictus, sağlık sorunlarını gerekçe gösterse de pek çok analizci, Vatikan’daki iktidar çekişmelerinden kaynaklanan nedenlerin de rol oynadığını belirtir.
Günümüzde Papa Francis, “İstifa etmeyi asla düşünmediğini ve ölene dek bu görevi sürdüreceğini” birden çok kez deklare etmiştir. Hatta 2024 yılında yayımladığı anı kitabında, “Tanrı’nın lütfuyla son nefesime dek Hristiyan âlemi için hizmet etmeye hazırım” ifadelerini kullanmıştır. Buna karşın, Vatikan’da bazı kardinaller ve başpiskoposlar onun istifa etmesini istemekte epey kararlıdır. Zira, kehanetlerle veya teolojik çekincelerle hareket eden bu kesim, Papa’nın İznik ziyaretini ‘Kilise’nin sonu’ olarak gördüklerinden, o ziyaretten önce Papa’nın görevde olmamasını yeğliyorlar.
Sonuçta, Francis’in istifası, Vatikan içi politikanın ve baskıların bir sonucu olarak, ‘beklenmedik’ bir anda gerçekleşebilir. Resmî olarak “İstifa etmeyeceğim” dese bile Papalık tarihi, sürprizlere açık bir geçmişe sahip.
Başpiskopos Edgar Pena Pera ve Kardinal Gian Franco Ravasi’nin Tutumu
Papa Francis’e yönelik eleştiriler, tek bir kanattan gelmiyor. Bir yanda gelenekçi piskoposlar ve kardinaller varken, diğer yanda Papalık ve diplomasi alanında üst düzey görevlerde bulunan isimlerin de benzer görüşler dile getirdiği görülüyor.
- Başpiskopos Edgar Pena Pera: Etkili ve nüfuzlu bir isim olarak biliniyor. Francis’in Türkiye ziyaretinden duyduğu endişeyi kapalı kapılar ardında dile getirdiği söyleniyor. Basına yansıyan bilgilere göre, Papa’nın halefi olabilecek isimlerden biri olarak da gösteriliyor. Bazı gazeteciler, Pera’nın Vatikan’daki reform hareketlerine mesafeli kaldığını, bu yüzden Francis’in gidişini kolaylaştırmaya çalıştığını iddia ediyor.
- Kardinal Gian Franco Ravasi: İtalyan basınına verdiği röportajlarda, Papa Francis’in sağlık sorunlarından ötürü Kilise yükünü taşıyacak durumda olmadığını dile getiriyor. Bazı kesimler Ravasi’nin bu açıklamalarını ‘saygısızlık’ olarak nitelendirse de, muhafazakâr kanat tarafından sevinçle karşılandığı aşikâr.
Her iki isim de açıkça bir ‘anti-Francis’ koalisyonunun parçası olduklarını söylemese de, Vatikan kulislerinde bu isimlerin Papa’ya karşı muhalefeti örgütleyen kişiler olarak anıldığı biliniyor.
Komplo Teorileri ve Gelecekte Olası Senaryolar
Vatikan gibi kapalı yapıya sahip, uluslararası diplomatik alanda büyük etkisi olan ve aynı zamanda dini bir merkez konumunda bulunan bir kurumda, elbette komplo teorileri eksik olmaz. Papa Francis’in Türkiye’ye gelmesiyle kehanetlerin tetikleneceğini ve Vatikan’ın yıkılacağını öne sürenlerden tutun, Papa’nın hastalığının kasıtlı olarak kötüleştirildiğini düşünenlere kadar geniş bir yelpaze var. Bu teorilerin bazıları hiç de mantık dışı görünmezken, bazıları ise bilimkurgu senaryolarını andırıyor.
Buna göre ortaya çıkan başlıca senaryolar:
- Papa’nın Erken İstifası: Sağlık durumunun kötüye gittiği raporlanarak, Papa Francis Mayıs ayından önce istifa etmeye zorlanabilir. Böylece İznik ziyareti iptal olacak ve muhtemel ‘kehanet’ süreci de durdurulmuş olacak.
- Papa’nın Gölge Düşürülmesi: İznik’e gidebilse dahi, Papa Francis’in meşruiyetini zayıflatmak için medyada yıpratma kampanyası yürütülebilir. Bu da Vatikan’ın büyük bir itibar kriziyle sarsılmasına neden olabilir.
- Saldırı veya Suikast Girişimi: Kulağa korkunç gelse de Vatikan tarihinin derinliklerinde benzer vakalar yaşanmıştır. Bu tür bir girişimle, Francis’in hayatı tehlikeye atılarak, ziyaretin önüne geçilebilir.
- Kehanetlerin Kendiliğinden Gerçekleşmesi: Bir diğer spekülatif senaryo da, İznik ziyareti sonrası Vatikan’da büyük bir bölünme yaşanması veya Roma’da sembolik bir felaketin gerçekleşmesi. Bu da kehanetlerin ‘gerçek olduğu’ imajını yaratabilir.
Sonuç ve Değerlendirme
“Vatikan’da Türkiye Savaşı” olarak nitelendirilen bu süreç, aslında uzun yıllardır süren bir iktidar çekişmesinin son halkasıdır. Dini liderlik ile siyasi güç arasındaki o ince çizgi, Papa Francis döneminde iyice belirginleşmiş; reformist ve muhafazakâr kanatlar arasındaki fikir ayrılıkları derinleşmiştir. Tüm bu hadiseler, Vatikan’ın modern dünyada nasıl konumlanacağına dair büyük bir soru işareti ortaya çıkarıyor.
Papa Francis, eşcinsel evliliklere yönelik kucaklayıcı tavrı, küresel meselelerdeki açık siyasal duruşu ve Hristiyanlık tarihinin önemli noktalarına yaptığı ziyaretlerle aslında ‘yeni nesil bir papa’ profili çiziyor. Bu ise muhafazakâr kesim tarafından ‘tehlikeli’ ve ‘kiliseyi bölücü’ olarak değerlendiriliyor. İznik ziyareti, sadece bir dini tören değil, tarihin akışında Vatikan’ın konumunu yeniden şekillendirebilecek bir sembol hâline dönüşmüş durumda.
Önümüzdeki dönemde Papa’nın sağlık durumu nasıl gelişecek, Vatikan’da hangi hizip güçlenecek, kehanetlere inanan kesim ne ölçüde ciddiye alınacak – bunların hepsi yakın takibe değer. Şu an kesin olan tek şey, Vatikan’daki çalkantılar ve Papa Francis etrafında dönen tartışmaların, Katolik Kilisesi’nin geleceğine dair önemli sonuçlar doğuracağı. Türkiye’ye yönelik planlanan ziyaretin gerçekleşmesi veya iptal edilmesi, sadece yerel bir gelişme olmaktan öte, dünya çapındaki Katolik toplumu ilgilendiren ve tarihin akışını etkileyebilecek bir hamle olarak tarihe geçebilir.
Türkiye’de yeterince tartışılmasa da, Katolik basını ve dünya medyası bu konuyu yakından izliyor. Tüm bu gelişmeler, dünyada din ve siyaset ilişkisinin ne kadar girift olduğunu bir kez daha gösteriyor. Vatikan’ın küçücük topraklarında, sadece ruhaniyetin değil, büyük devlet siyasetinin de derinden şekillendiğini fark ediyoruz.
Seslendiğimiz bu dosyada, gerek kehanetlerin gerekse Vatikan’daki güç kavgalarının her daim sürprizlere açık olduğunu tekrar vurgulayarak noktalıyoruz. Papa Francis’in kaderi, Katolik Kilisesi’nin gidişatını ve belki de dünya siyasetini etkileyecek bir güce sahip. İznik’te yapılması planlanan büyük törenin perde arkasında, ‘Vatikan’da Türkiye Savaşı’ olarak adlandırılabilecek kadar derin bir mücadele yatıyor.
Kaynakça
- Chadwick, Henry. The Early Church. Penguin Books, 1967.
- Duffy, Eamon. Saints and Sinners: A History of the Popes. Yale University Press, 1997.
- Norwich, John Julius. The Popes: A History. Chatto & Windus, 2011.
- Chamberlin, E. R. The Bad Popes. Dorset Press, 1969.
- McBrien, Richard P. Lives of the Popes: The Pontiffs from St. Peter to John Paul II. HarperCollins, 1997.
- Kelly, J. N. D. The Oxford Dictionary of Popes. Oxford University Press, 1986.
- Bihlmeyer, Karl ve Hermann Tüchle. Kirchengeschichte (Cilt II), Pustet, 1963. (Hristiyanlık tarihiyle ilgili detaylı bölümler)
- Flusin, Bernard. Saint Malachy and the Prophecy of the Popes: A Critical Historical Perspective. University Press, 1985.
- “Vatican Council and Papal Authority,” Catholic Encyclopedia, Cilt 15, 1912.
- Van Biema, David. “The Pope and Politics,” Time, 12 Nisan 2007.
Views: 1