Travmatik Kâbuslar
Uykunun karanlık dehlizlerinde gezinen kâbuslar, bazen ürkütücü atmosferleri ve dehşet verici imgeleriyle zihnimizde iz bırakabilir. Ancak bazı kâbuslar vardır ki, bunlar basit bir korku ögesi olmaktan öte, derin bir travmanın yansıması olarak karşımıza çıkar. İşte bu tür kâbuslar, “travmatik kâbuslar” olarak adlandırılır. Hayatımızın çeşitli dönemlerinde yaşadığımız ağır travmatik deneyimler, zihnimizde saklı kalmış yaralar açabilir. Bu yaraların uyku sürecinde kâbus formunda belirgin hale gelmesi ise bizi yeniden o acı hatıraların içerisine çekebilir.
- Travmatik Kâbuslar
- Travmatik Kâbus Nedir?
- Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ile İlişkisi
- Travmatik Kâbusların Özellikleri
- Travmatik Kâbusların Nedenleri
- 1. Beyin ve Anı İşleme Süreci
- 2. Psikolojik Hassasiyet ve Ruhsal Durum
- 3. Kişisel Geçmiş ve Sosyo-Kültürel Etkenler
- 4. Yetersiz Psikolojik Destek
- 5. İlaçlar ve Madde Kullanımı
- Travmatik Kâbusların Belirtileri ve Etkileri
- 1. Sürekli Uyanma ve Uykusuzluk
- 2. Ani Panik Ataklar
- 3. Duygu Durum Dalgalanmaları
- 4. Sosyal İlişkilerde Zorlanma
- 5. İş ve Eğitim Hayatına Olumsuz Yansımaları
- Travmatik Kâbuslarda Tedavi ve Başa Çıkma Yöntemleri
- 1. Psikoterapi Uygulamaları
- 2. İlaç Tedavisi
- 3. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri
- 4. Kendi Kendine Yardım Teknikleri
- 5. Sosyal Destek ve Paylaşım
- Travmatik Kâbuslarla İlgili Yaygın Yanlış Anlayışlar
- 1. Kâbuslar Sadece Çocuklara Özgüdür
- 2. Zaman Geçtikçe Kendiliğinden Geçer
- 3. Rüyaları Hatırlamamak Sorunun Çözümü
- 4. Travmatik Kâbuslar Farklı Bir Psikiyatrik Rahatsızlıktan Bağımsızdır
- Travmatik Kâbusların Önlenmesi Mümkün mü?
- 1. Erken Müdahale
- 2. Sağlam Bir Destek Sistemi
- 3. Travma Farkındalığı ve Eğitimi
- Derinlemesine Analiz: Bilimsel Çalışmaların Göstergeleri
- Kapsamlı Örnek: Bir Travma Mağdurunun Hikâyesi
- Travmatik Kabuslar
- Kaynakça
Travmatik kâbuslar, yalnızca uykunun huzurunu bozmakla kalmaz, gündelik yaşamlarımızı da etkiler; strese, kaygıya, hatta kronik uykusuzluğa yol açabilir. Bu kâbuslar, bazen şiddetli bir kazayı, bazen bir doğal afeti, bazen de savaş ya da istismar gibi ağır olayları defalarca yeniden yaşatan ısrarlı rüya döngülerinden oluşur. Peki, bu kâbusların kökeninde neler vardır? Bu yazıda travmatik kâbusların oluşma sebeplerini, belirtilerini, olası tedavi yöntemlerini ve bu konuda yapılmış çeşitli akademik çalışmaları ele alarak, konuyu kapsamlı bir şekilde inceleyeceğiz.
Bu blog yazısında, öncelikle travmatik kâbusların ne olduğunu, nasıl ortaya çıktığını ve hangi belirtilerle kendini gösterdiğini açıklayacağız. Daha sonra travmatik kâbusların altında yatan psikolojik, biyolojik ve sosyokültürel etkenlere değineceğiz. Ardından tedavi ve başa çıkma yöntemlerinden, hem uzmanların hem de bireylerin uygulayabileceği stratejilerden bahsedeceğiz. Son olarak, konu ile ilgili başlıca bilimsel araştırmalar ve kaynakları da gözden geçirerek akademik bir bakış açısı sunmayı hedefleyeceğiz.
Travmatik Kâbus Nedir?
Travmatik kâbus, yaşamı tehdit eden veya derin duygusal yaralar açan bir olayın tekrarlı kabus şeklinde yeniden deneyimlenmesidir. Genelde bu kâbusların içeriği, kişinin yaşadığı travmatik olayla doğrudan bağlantılıdır. Travmatik kâbuslar, travma sonrası stres bozukluğu (TSSB) belirtilerinin bir parçası olarak da sık sık ortaya çıkar ve kişinin hem ruhsal sağlığını hem de fiziksel sağlığını tehdit edebilir. Örneğin bir trafik kazası geçiren kişi, rüyasında tekrar tekrar kaza anını yaşayabilir veya savaş koşullarında ağır travma geçiren bir asker, çatışma ortamını kâbuslarında görmeye devam edebilir.
Travma Sonrası Stres Bozukluğu (TSSB) ile İlişkisi
Travmatik kâbuslar, genellikle TSSB belirtileri arasında önemli bir yer tutar. TSSB, ağır veya beklenmedik bir travma deneyimi sonrasında ortaya çıkan bir bozukluktur ve kişinin zihinsel, duygusal ve bedensel işlevselliğini önemli ölçüde etkiler. TSSB’deki temel belirtiler arasında olayı tekrar tekrar yeniden yaşama (örn. kâbuslar, flashback’ler), kaçınma davranışları, aşırı uyarılmışlık hali ve olumsuz duygu durumları bulunur. Travmatik kâbuslar ise özellikle “olayı tekrar yaşama” kategorisinin en belirgin yansımaları arasında yer alır. Uykuya dalmakla birlikte, kişi gerçek hayatta yaşadığı korkunç deneyimi yeniden hisseder ve buna bedensel tepkiler de eşlik edebilir; çarpıntı, terleme, nefes darlığı gibi.
Travmatik Kâbusların Özellikleri
- Yoğun Duygusal Yük: Travmatik kâbuslar sırasında duyulan korku, dehşet veya çaresizlik hissi oldukça yoğundur. Kişi, rüya boyunca bu duyguların gerçekmişçesine tesiri altında kalır.
- Canlı Görüntüler: Travmatik kâbuslar, genellikle canlı ve detaylı görüntülerle gelir. Bazen kişi, rüyada yaşanan olayların gerçek hayatta tam olarak nasıl gerçekleştiğini adeta video kaydını izler gibi yeniden deneyimler.
- Yeniden Yaşama: Bu tür kâbuslarda olaylar tekrar tekrar sahnelenir ve kişi kâbus boyunca sürekli aynı anları döngü halinde yaşar. Aynı içeriği taşıyan kâbuslar aylarca, hatta yıllarca sürebilir.
- Fiziksel Tepkiler: Terleme, çarpıntı, titreme ve hatta uyanma sonrası panik atak benzeri belirtiler de bu kâbusların karakteristik özelliklerindendir.
- Uykusuzluğa Neden Olma: Travmatik kâbusların yol açtığı korku, kişinin uykuya dalmaktan kaçınmasına ve uykusuzluk sorununun kronikleşmesine sebep olabilir.
Travmatik Kâbusların Nedenleri
1. Beyin ve Anı İşleme Süreci
Travmatik olaylar, beynin hipokampus ve amigdala gibi bölgelerini doğrudan etkileyerek duygusal hafızanın işlenmesi sürecini sekteye uğratır. Normal şartlar altında, REM uykusu sırasında beyin gün içinde yaşanan olayları işler, tasnif eder ve belli kısımlarını uzun süreli hafızaya gönderir. Ancak travmatik anılar, yoğun duygusal yüklerinden dolayı işlenmekte zorlanır ve rüya evresinde tekrar tekrar önümüze çıkabilir. Sanki beyin, bu duygusal yükü hafızaya sağlıklı bir biçimde yerleştirmekte başarısız olup tekrar gözden geçirmek zorundaymış gibi davranır.
2. Psikolojik Hassasiyet ve Ruhsal Durum
Bazı kişilerin psikolojik olarak daha kırılgan yapıda olması, travmatik kâbuslara karşı yatkınlıklarını artırabilir. Yoğun kaygı bozukluğu, depresyon veya daha önce başka travma deneyimleri yaşamış olmak, yeni bir travmanın kâbuslara dönüşme riskini yükseltir. Kişinin benlik saygısının düşük olması veya kendisini güvende hissetmemesi, beyin tarafından bu kâbuslarla güvenlik arayışı ya da uyarı sinyali olarak tezahür edebilir.
3. Kişisel Geçmiş ve Sosyo-Kültürel Etkenler
Travmatik kâbuslar sadece kişisel deneyimlerle değil, aynı zamanda ait olunan kültürel çevre ile de ilgili olabilir. Bazı toplumlarda travma hakkında konuşmak bir “zayıflık” belirtisi olarak görüldüğü için, kişi duygularını içe atar ve bu bastırma çabası kâbuslar şeklinde geri döner. Ayrıca aile içinde travmayla ilgili konuşmanın tabulaştırılması, kişinin kendisini yalnız hissetmesine yol açabilir. Bu yalnızlık ve anlaşılmama hali, zihni kâbuslarla dolu bir gece yaşamaya daha da açık hale getirebilir.
4. Yetersiz Psikolojik Destek
Travma sonrası dönem, duygusal anlamda oldukça hassas bir zaman dilimidir. Profesyonel yardıma başvurulmadığında veya yeterli sosyal destek bulunmadığında, travmatik anılar daha fazla zihinsel alan kaplamaya devam eder. Bu da kâbusların oluşumunu kolaylaştırır. Özellikle yakın çevrenin veya toplumun destek mekanizmalarının eksik kalması, travmatik deneyimin zihinde çözümlenmeden kalmasına ve kâbusların süreklilik kazanmasına zemin hazırlar.
5. İlaçlar ve Madde Kullanımı
Beynin kimyasal dengesini etkileyen bazı ilaçlar veya maddeler, rüya sürecini ve rüyaların içeriğini değiştirebilir. Özellikle uyarıcı maddeler, alkol yoksunluğu veya bazı antidepresanların yanlış kullanımı, kâbusların daha yoğun ve net yaşanmasına yol açabilir. Travmatik geçmişi olan bireylerde ise bu durum, var olan kâbusların daha da şiddetli hale gelmesine neden olabilir.
Travmatik Kâbusların Belirtileri ve Etkileri
1. Sürekli Uyanma ve Uykusuzluk
Kişi, kâbusun yoğunluğundan dolayı sık sık uyanır ve tekrar uykuya dalma konusunda zorluk çeker. Uykusuzluk, gündüz saatlerinde yorgunluğa, dikkat dağınıklığına ve duygu durum bozukluklarına yol açar. Sürekli uyanma korkusu, geceye yaklaşıldıkça artan bir anksiyete yaratır ve kişi uykuya direnç gösterir.
2. Ani Panik Ataklar
Bazı bireyler, travmatik kâbus sırasında veya hemen uyandıktan sonra panik atak yaşayabilir. Terleme, çarpıntı, boğulma hissi ve titreme gibi belirtiler görülebilir. Bu durum, hem fiziksel hem de ruhsal olarak travma anını yeniden yaşatır ve kişinin güvende hissetmesini daha da zorlaştırır.
3. Duygu Durum Dalgalanmaları
Geceleri yeterince dinlenemeyen bireyin gündüz stres eşiği düşer, öfke kontrolü zayıflar. Depresif eğilim, umutsuzluk, değersizlik hissi gibi olumsuz duygular daha sık ortaya çıkar. Öte yandan kontrol edilemeyen kaygı atakları da duygusal istikrarı bozar.
4. Sosyal İlişkilerde Zorlanma
Uykusuzluk, irritabilite ve yoğun kaygı, kişiyi sosyal ilişkilerinde daha içe dönük veya tahammülsüz hale getirebilir. Aile üyeleriyle, arkadaşlarla veya iş ortamındaki insanlarla yaşanan iletişim sorunları artabilir. Bu süreçte birey, kendisini kimsenin anlamadığına inanarak daha fazla yalnızlaşma eğilimi gösterebilir.
5. İş ve Eğitim Hayatına Olumsuz Yansımaları
Konsantrasyon kaybı ve sürekli yorgunluk, kişinin iş veya eğitim performansını düşürür. Bu da ek bir stres ve motivasyon kaybı yaratır. Örneğin, basit görevleri yerine getirmek bile zor hale gelebilir, önemli kararlar ertelenir veya başarısızlık duygusu hâkim olabilir.
Travmatik Kâbuslarda Tedavi ve Başa Çıkma Yöntemleri
1. Psikoterapi Uygulamaları
- Bilişsel Davranışçı Terapi (BDT): Bu terapi türünde, bireyin travma ile ilgili olumsuz düşünceleri ve inançları tespit edilerek bunların daha sağlıklı düşünce yapılarıyla değiştirilmesi amaçlanır. Özellikle rüya içeriklerinin yorumlanması ve yeniden çerçevelenmesi, travmatik kâbusların azaltılmasında etkili olabilir.
- Göz Hareketleriyle Duyarsızlaştırma ve Yeniden İşleme (EMDR): EMDR, travma anılarının işlenmesinde son derece etkili olduğu bilimsel çalışmalarla desteklenen bir yöntemdir. Göz hareketlerini veya farklı uyaranları kullanarak birey, travmatik anılara daha az duygusal tepkide bulunacak hale getirilir. Böylece kâbuslar da zamanla azalabilir.
- Psikodinamik Terapi: Bu terapi ekolü, bilinç dışı süreçlerin farkındalığını artırarak travmatik kâbusların içsel çatışmalarla olan bağlantısını ortaya çıkarmayı hedefler. Bireyin geçmiş deneyimleri, bugünkü duygu ve düşünceleriyle ilişkilendirilerek kâbus içeriğinin altında yatan sembolik anlamlar keşfedilir.
2. İlaç Tedavisi
Bazı durumlarda psikiyatrist, anksiyete veya depresyonla başa çıkmak için ilaç reçete edebilir. Örneğin seçici serotonin geri alım inhibitörleri (SSRI’lar), kişinin genel duygu durumunu stabilize etmeye yardımcı olarak kâbusların sıklığını azaltabilir. Ancak ilaç kullanımı mutlaka bir uzman kontrolünde yapılmalıdır; yanlış ilaç veya doz, kâbusları daha da tetikleyebilir.
3. Yaşam Tarzı Düzenlemeleri
- Uyku Hijyeni: Düzenli uyku saatleri, karanlık ve sessiz bir oda, rahat bir yatak gibi unsurlar, kâbusların tetiklenme riskini azaltır.
- Stres Yönetimi: Meditasyon, nefes egzersizleri, yoga veya doğada yürüyüş gibi aktiviteler, genel stres seviyesini düşürerek kâbusları hafifletebilir.
- Sağlıklı Beslenme ve Egzersiz: Düzenli egzersiz yapmak ve sağlıklı beslenmeye özen göstermek, vücudun biyo-kimyasal dengesini korur ve uyku kalitesini artırır.
4. Kendi Kendine Yardım Teknikleri
- Rüyayı Yeniden Yazma Yöntemi (Imagery Rehearsal Therapy): Bazı uzmanlar, bireyden kâbusu hatırlamasını ve tekrar gözlerinin önüne getirmesini ister. Ardından, rüyanın sonunu veya belirli sahnelerini değiştirmesi ve daha olumlu bir son yazması hedeflenir. Bu teknik, beyne “farklı bir son” olabileceği mesajını vererek kâbusun şiddetini azaltabilir.
- Rüyaların Günlük Olarak Kaydı: Her sabah uyanır uyanmaz görülen rüyaların yazılması, bilinçaltının mesajlarını anlamayı kolaylaştırabilir. Zamanla kâbuslardaki kalıpları fark etmek, kişi için önemli bir farkındalık aşaması yaratır.
- Gevşeme Egzersizleri: Kas gevşetme teknikleri, bedensel gerginliği azaltarak derin uykuya geçişi kolaylaştırabilir. Geceleri uyumadan önce yapılan gevşeme egzersizleri, rüya evresinde daha az stresli bir zihin durumu oluşturur.
5. Sosyal Destek ve Paylaşım
Travmatik kâbusların pençesinde olan kişi, mutlaka güven duyduğu birine yaşadıklarını anlatmaya çalışmalıdır. Aile, arkadaşlar veya destek grupları, paylaşımın sağladığı rahatlatıcı etkiyle sürecin daha kolay geçmesine yardımcı olur. Bu dönemde kişinin yalnız olmadığını bilmesi, duygusal yükün hafiflemesine katkı sağlar.
Travmatik Kâbuslarla İlgili Yaygın Yanlış Anlayışlar
1. Kâbuslar Sadece Çocuklara Özgüdür
Kâbusların çocuklarda daha sık görüldüğü doğrudur; ancak travmatik kâbuslar her yaş grubunda ortaya çıkabilir. Özellikle travmatik deneyim yaşayan yetişkinler, bu kabusları uzun süre yaşayabilir ve bu durum bir rahatsızlık belirtisi olarak dikkate alınmalıdır.
2. Zaman Geçtikçe Kendiliğinden Geçer
Bazı kâbuslar gerçekten de zaman içinde sıklığını ve şiddetini azaltabilir. Ancak travmatik kâbuslar genellikle profesyonel destek alınmadığı takdirde devam edebilir ve kişinin genel sağlık durumunu kötüleştirebilir. Zaman, her zaman tek başına en iyi ilaç değildir.
3. Rüyaları Hatırlamamak Sorunun Çözümü
Kimi insanlar, kâbuslarını hatırlamamak için uyku ilaçları veya alkol gibi maddelere yönelir. Bu geçici bir rahatlama sağlasa da, sorunun kökenine inmek yerine onu bastırmaktan başka bir işe yaramaz. Üstelik bağımlılık veya daha şiddetli kâbuslar gibi ek sorunlara da davetiye çıkarabilir.
4. Travmatik Kâbuslar Farklı Bir Psikiyatrik Rahatsızlıktan Bağımsızdır
Travmatik kâbuslar çoğu zaman TSSB, anksiyete bozuklukları veya depresyon gibi rahatsızlıklarla iç içe geçmiştir. Bu nedenle kâbusların değerlendirilmesi, genel ruh sağlığı çerçevesinde yapılmalıdır. Sadece kâbusları hedef alan bir yaklaşım, altta yatan asıl sorunu göz ardı edebilir.
Travmatik Kâbusların Önlenmesi Mümkün mü?
1. Erken Müdahale
Travmatik bir olay yaşandıktan hemen sonra destek almak, kâbusların kronikleşmesini önlemede kilit rol oynar. Uzman psikolog veya psikiyatrist yardımı, travma anısının daha sağlıklı bir şekilde işlenmesine olanak tanır. Başlangıçta alacağınız profesyonel destek, ileride uzun süreli psikolojik yaralanmaları önlemeye katkı sağlayabilir.
2. Sağlam Bir Destek Sistemi
Aile, arkadaş ve sosyal çevrenin desteği, kişinin travmayı içselleştirmeden atlatmasına yardım eder. Paylaşımda bulunmak, yalnızlık hissini giderir ve kişinin duygusal yükünün hafiflemesine yol açar. Sağlam bir sosyal destek, kâbusların oluşumuna karşı bir kalkan görevi de görebilir.
3. Travma Farkındalığı ve Eğitimi
Okullarda, iş yerlerinde ve toplumun farklı katmanlarında travma farkındalığı eğitiminin yaygınlaştırılması, insanların bu konuda bilinçlenmesini sağlar. Travmatik olayların ardından profesyonel yardıma başvurmanın önemini kavrayan bireyler, kâbuslar ve diğer TSSB belirtileri ile daha etkin biçimde mücadele edebilir.
Derinlemesine Analiz: Bilimsel Çalışmaların Göstergeleri
Travmatik kâbuslar üzerine yapılan birçok akademik araştırma, bu kâbusların özellikle TSSB tanısı alan bireylerde daha sık ve yoğun yaşandığını ortaya koymaktadır. Örneğin, American Journal of Psychiatry dergisinde yayınlanan geniş çaplı bir araştırmada, TSSB’li bireylerin yüzde 50’den fazlasının düzenli olarak travmatik kâbus gördüğü belirtilmiştir. Ayrıca Journal of Sleep Research’te yayınlanan başka bir çalışma, düzenli uyku rutinine sahip, stres yönetimini öğrenmiş ve psikoterapiye devam eden bireylerin travmatik kâbus sıklığının önemli ölçüde azaldığını vurgular.
Nörobilim perspektifinden bakıldığında ise fonksiyonel Manyetik Rezonans Görüntüleme (fMRI) çalışmalarında travmatik kâbus gören bireylerin uyku sırasında amigdala aktivasyonunun arttığı, prefrontal korteksin ise kısmen bastırıldığı gözlemlenmiştir. Bu durum, duygusal düzenleme mekanizmalarının kısmen devre dışı kalmış olabileceğine işaret eder.
Kapsamlı Örnek: Bir Travma Mağdurunun Hikâyesi
Farz edelim ki, 30 yaşındaki Ayşe, 6 ay önce büyük bir deprem felaketi yaşamış olsun. Depremden sonra evinin önemli bir kısmı yıkılmış ve kendisi enkaz altında kısa süreli de olsa mahsur kalmıştır. Bu travmatik deneyim, Ayşe’nin geceleri yoğun kâbuslar görmesine neden olmuştur.
- Kâbus İçeriği: Sarsıntıları yeniden hissetmek, yıkılan duvarların altında kalmak, karanlıkta nefessiz kalmak.
- Duygusal Tepkileri: Korku, çaresizlik, ölüm korkusu.
- Fiziksel Tepkileri: Terleme, uyanır uyanmaz çarpıntı, nefes darlığı.
- Gündüz Etkileri: Sürekli yorgunluk, sinirlilik, evden çıkmama isteği, kalabalık ortamlarda panik atak.
Ayşe, bir uzman yardımı almaya karar verdiğinde, kendisine öncelikle Bilişsel Davranışçı Terapi uygulanmıştır. Terapi sürecinde, Ayşe’nin deprem anını tekrar tekrar yaşadığı ve bu durumu “yeniden travmatize” olarak deneyimlediği anlaşılmıştır. Uzman, Ayşe’ye rüyayı yeniden yazma tekniği (Imagery Rehearsal Therapy) ve nefes egzersizleri uygulamıştır. Ayrıca, destekleyici bir aile ortamı ve dost çevresi, Ayşe’nin kendini güvende hissetmesine katkı sağlamıştır. Yaklaşık 8 haftalık bir sürecin sonunda Ayşe’nin kâbusları belirgin şekilde azalmış, uyku kalitesi yükselmiş ve gündelik yaşamına daha sağlıklı bir şekilde devam etmeye başlamıştır.
Bu örnek vaka, travmatik kâbusların doğru destek ve tedavi yöntemleriyle kontrol altına alınabileceğini göstermektedir.
Travmatik Kabuslar
Travmatik kâbuslar, ruhsal sağlığımızın en derin katmanlarında saklanan yaraları açığa çıkaran çarpıcı bir semptom olabilir. Bizi gecelerin karanlığında korkuyla terleten bu kâbuslar, aslında iç dünyamızın yardım çığlıklarıdır. Onları görmezden gelmek ya da bastırmak yerine, altta yatan travmayı tanımak ve çözüm arayışına girmek çok daha yapıcı bir yaklaşım sunar.
Bu blog yazısında, travmatik kâbusların ne olduğu, nasıl ortaya çıktığı, hangi belirtilerle kendini gösterdiği ve nasıl tedavi edilebileceği gibi pek çok noktaya değindik. Unutmayın ki, her bireyin travma deneyimi ve iyileşme süreci farklıdır. Uzmanlardan alınacak profesyonel destek, uygun psikoterapi yöntemleri ve sağlam bir sosyal destek sistemi, kâbusların hafiflemesi ve daha sağlıklı bir yaşam sürülmesi açısından kritik önemdedir.
Travmatik kâbuslar, sadece bir “kötü rüya” olmaktan öte, dikkatle üzerine eğilinmesi gereken bir konudur. Kâbusların şiddeti ve sıklığı arttığında, bir uzmana başvurmak hem fiziksel hem de ruhsal sağlığınızı korumak adına önemli bir adımdır. Bu konuda yalnız değilsiniz; uzman klinik psikologlar, psikiyatrlar ve destek grupları travmatik kâbuslarınızı dindirmede yanınızda olabilir.
Kaynakça
- American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (5. basım). Washington, DC: American Psychiatric Publishing.
- Freud, S. (1900). The Interpretation of Dreams. Londra: Hogarth Press.
- Krakow, B., & Zadra, A. (2006). Clinical management of chronic nightmares: imagery rehearsal therapy. Behavioral Sleep Medicine, 4(1), 45-70.
- Nielsen, T., & Levin, R. (2007). Nightmares: a new neurocognitive model. Sleep Medicine Reviews, 11(4), 295-310.
- Phelps, E. A. (2004). Human emotion and memory: interactions of the amygdala and hippocampal complex. Current Opinion in Neurobiology, 14(2), 198-202.
- Ross, R. J., Ball, W. A., Sullivan, K. A., & Caroff, S. N. (1989). Dissociative experiences in dreaming. International Journal of Neuroscience, 47(1-2), 125-133.
- Spoormaker, V. I., Sturm, A., Andrade, G. N., & Schredl, M. (2014). The dream protocol: a new approach to dream incorporation into therapy. Frontiers in Psychology, 5, 244.
- Yehuda, R. (2002). Post-traumatic stress disorder. New England Journal of Medicine, 346(2), 108-114.
Views: 0