Genetiğinin Değiştirildiğini Bilmediğiniz 10 Meyve

Genetiğinin Değiştirildiğini Bilmediğiniz 10 MEYVE

Meyve Sebzeler Eskiden Nasıldı, Şimdi Nasıllar?

Günlük hayatımızda yediğimiz çoğu meyve ve sebzeırkının aslında ilk zamanlarında çok farklı göründüğünü söylesek inanır mısınız? Bugün sizlere bu meyve ve sebzelerin orijinal halleri nasıldı, nasıl bir evrim geçirdiler, onu göstereceğiz. İnsanlar bu bitkileri nasıl dönüştürdü ve bugünkü haline getirdi? İşte bu süreci ve detayları hep birlikte keşfedelim!

10 Numara: Havuç

Havuç ilk kez 10. yüzyılda insanlar tarafından ekilmeye başlandı. Ancak doğadaki ilk hali, bugün bildiğimiz turuncu, sulu ve kıtır havuçtan çok uzak bir görünüme sahipti. İlk havuç, kök benzeri çok kaba bir yapıdaydı ve tadı oldukça acıydı. Bugün bildiğimiz tatlı, çıtır ve lezzetli havuçlara ulaşmamız için yüz yıllar boyunca çiftçiler, bu kökü sürekli geliştirdiler. Önceleri mor ve sarı renkte olan bu havuçlar, modern döneme kadar turuncu bir renk kazandı. Şimdi mutfaklarımızın vazgeçilmezi olan havuç, bu uzun seleksiyon ve çapraz yetiştirme sürecinin bir sonucudur.

9 Numara: Patlıcan

Bazı sebze ve meyveler insanlar tarafından daha çok tercih edilmek için zamanla üzerlerinde oynanmış ve geliştirilmiştir. Patlıcan da bunlardan biri. Vahşi patlıcan kısa ve tombul, sap kısmında dikenleri olan bir sebzeydi. Renkleri sarı veya mavi olabiliyordu. Bugün sofralarımızda gördüğümüz uzun, parlak mor patlıcanlara gelene kadar birçok evrim geçirdi. Patlıcanın dikenleri zamanla kayboldu, şekli uzadı ve daha az çekirdekli hale geldi. Aynı zamanda acı olan tadı da zamanla tatlandırıldı. Bu evrim süreci, insan eliyle yapılan dikkatli yetiştirme ve seçimler sayesinde gerçekleşti. Şimdiki patlıcanlar yemeklerde kullanılan kremamsı dokusunu, bu evrimin sonucu olarak kazandı.

8 Numara: Mısır

Listemizin en büyük değişimlerinden biri de mısır. Milattan önce 7000 yılında ilk kez insanlar tarafından ekilen mısır, bugün bildiğimiz şekilde sarı ve dolgun taneli değil, taze fasulyeyi andıran, küçük ve çok çekirdekli bir yapıya sahipti. İlk mısır türü, bugünkü gibi tatlı ve dolgun değildi; oldukça kuru ve sertti. Mısırın günümüzdeki sarı renkli ve tatlı tanelerine ulaşması, yüzyıllar süren yetiştirme ve genetik değişikliklerin bir sonucudur. İlk mısırın tahıl taneleri oldukça küçük ve dayanıklıydı, bu da onun çiğnenmesini zorlaştırıyordu. Modern mısır ise yumuşak, tatlı ve çok daha verimli hale getirildi. Bugün barbekülerin ve sokak lezzetlerinin olmazsa olmazı olan mısır, bu uzun evrim sürecinin en tatlı sonuçlarından biri.

7 Numara: Salatalık

Bugün bildiğimiz hıyar, aslında çok farklı bir bitkiydi. Vahşi doğadaki ilk hali, yuvarlak, kalın kabuklu ve tamamen dikenlerle kaplıydı. İçi ise çok çekirdekliydi ve kolayca yenebilir durumda değildi. İlk salatalıkların tadı da bugünkü gibi taze ve ferahlatıcı değildi; oldukça acı ve sert bir yapısı vardı. Zamanla insanlar bu bitkiyi daha ince kabuklu ve az çekirdekli olacak şekilde seçerek yetiştirdiler. Şu an yediğimiz salatalıklar, bu evrim sürecinin bir sonucudur ve yaz sofralarının serinletici bir parçasıdır. İlk dikenli ve acı salatalıkların bu dönüşümü, insanların sebzeleri daha lezzetli ve kolay yenilebilir hale getirme çabasının bir örneğidir.

6 Numara: Muz

Muzun orijinal hali günümüzden 7.000 yıl önce Papua Yeni Gine’de ekilmeye başlandı. Eski muzlar daha kısa, sert ve çok çekirdekliydi. Bugün bildiğimiz muz ise iki farklı muz türünün aşılanmasıyla elde edilmiştir. İlk muzların büyük, sert ve neredeyse taş gibi çekirdekleri vardı ve bu muzları yemek oldukça zor bir işti. Zamanla insanlar muzları daha tatlı, daha az çekirdekli ve daha yumuşak hale getirdi. Şimdiki muz, çekirdeksiz ve yumuşak dokusu ile kahvaltılarımızın ve tatlılarımızın en vazgeçilmez meyvesi haline geldi. Bu lezzetli muzlar, insanoğlunun doğayı nasıl şekillendirdiğinin en tatlı örneklerinden biridir.

5 Numara: Şeftali

Bugün yediğimiz o yumuşacık, sulu şeftali aslında eriye veya kızılcığa benziyordu. Tüyler yerine düz bir kabuğu ve ekşi bir tadı vardı. İlk şeftaliler, bugünkü tatlı, sulu ve aromatik şeftaliden oldukça farklıydı; ekşi ve sertti. Modern şeftaliler ise yüzyıllar süren seçici yetiştiricilik sonucu bu kadar tatlı ve yumuşak hale geldi. Çiftçiler, daha büyük, daha tatlı ve daha sulu meyveleri seçerek şeftalinin evrimini hızlandırdılar. Bugünkü şeftalinin içindeki yumuşak ve şekerli doku, insanların meyve kalitesini artırma çabasının bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır.

4 Numara: Portakal

Eski vahşi portakal şimdiki halinden çok farklıydı. Yeşil kabuklu, çamurumsu ve iç yapısı büyük çekirdeklerle dolu olan bu meyve, bugünün parlak turuncu portakalından çok uzak bir görüntüdeydi. İlk portakallar tat olarak da bugünkü kadar lezzetli değildi; oldukça ekşi ve acıydı. Zamanla insanlar, bu ekşi portakalları tatlandırmak ve daha lezzetli hale getirmek için farklı türleri melezlediler. Modern portakal, bu uzun süreç sonucunda tatlı, sulu ve çekici bir görünüm kazandı. Bugün C vitamini kaynağı olarak tükettiğimiz bu meyve, insanların doğayı tatlı ve renkli hale getirme çabasının bir diğer örneğidir.

3 Numara: Ananas

Ananas ise en az değişen meyvelerden biri. Bugün dahi Güney Afrika’da vahşi haliyle yetiştirilebiliyor. Fakat daha az sulu ve içinde tohumlar bulunuyor, yani bugün tükettiğimiz ananas kadar lezzetli ve çekici değil. İlk ananaslar, günümüzde bildiğimiz kadar sulu ve tatlı değildi. Sert ve odunsu bir yapısı vardı ve içerisinde çok sayıda tohum bulunuyordu. Modern ananas, daha tatlı ve daha sulu olacak şekilde yıllar boyunca seçilerek yetiştirildi. Bugün tropik tatların vazgeçilmezi olan ananas, insanların tatlıya olan düşkünlüğünün bir başka göstergesi olarak bu kadar lezzetli hale gelmiştir.

2 Numara: Domates

Domates, ilk haline göre oldukça değişime uğramış. Vahşi domates küçük, ekşi ve kalın kabuklu bir bitkiydi. İlk domatesler, bugünkülerden oldukça farklıydı; boyutları kiraz kadar küçüktü ve tadı ise ekşi, neredeyse buruk bir lezzete sahipti. Zamanla insanlar bu bitkiyi, daha büyük, daha sulu ve daha tatlı hale getirmek için seçici olarak yetiştirdiler. Bugün pizza soslarından salatalara kadar birçok yerde kullanılan kırmızı, parlak domates, insan müdahalesinin bir başka harika sonucudur. Kalın kabuğundan kurtulan ve daha tatlı bir lezzet kazanan bu domates, sofralarımızın vazgeçilmezlerinden biri haline geldi.

1 Numara: Karpuz

Yaz aylarının vazgeçilmezi karpuz, şimdiki gibi kırmızı ve bol sulu değildi. 17. yüzyılda yetiştirilen karpuz, çok daha kalın kabuklu ve iri çekirdekliydi. İlk karpuzların yenilebilir kısmı oldukça azdı ve daha sert, neredeyse beyaz renkteydi. Bugün bildiğimiz karpuz ise büyük, sulu ve tatlıdır. Çiftçiler, zamanla karpuzları daha az çekirdekli ve daha tatlı hale getirdi. Günümüzde çekirdeksiz karpuzlar bile üretilmektedir, bu da karpuzun nasıl büyük bir evrim geçirdiğini gösterir. Yaz günlerinde serinlemek için tercih ettiğimiz bu meyve, doğanın ve insan emeğinin harika bir ortak ürünüdür.

Views: 0

İlginizi Çekebilir:X-Ray Cihazlarında Bulunan En Tuhaf 20 Şey!
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

100.000 İnsanı Diri Diri Kuyulara Gömdüren Kuyucu Murat Paşa Acayip Osmanlı Tarih
100.000 İnsanı Diri Diri Kuyulara Gömdü | Kuyucu Murat Paşa
Dünyanın En İlginç ve Tehlikeli 20 Kabilesi Garip Sıra Dışı
Dünyanın En İlginç ve Tehlikeli 20 Kabilesi
Goliath'ın Mezarı Bulundu - Esrangiz Olaylar Gizem Tarih
Goliath’ın Mezarı Bulundu!
The World's Miraculous and Science-Defying Places
Dünya’nın Bilimsel Kurallara Meydan Okuyan Mucizevi Yerleri
Osmanlı'nın Diri Diri Gömülen Dünya Şampiyonu Kara Ahmet’in Trajik Hikayesi
Osmanlı’nın Diridiri Gömülen Dünya Şampiyonu
Otel Odalarında Unutulmuş En Garip Şeyler
Otel Odalarında Unutulmuş En Garip Şeyler

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paranormal Dergi | © 2024 |