Bitkiler Düşüncelerimizi mi Okuyor?

1966 yılında, Amerika’nın önde gelen yalan makinesi uzmanlarından Cleve Backster, poligraf eğitimi sırasında gerçekleştirdiği sıra dışı deneylerle, bitkilerin yalnızca biyolojik yaşam süreçlerini sürdüren pasif varlıklar olmadığını, aksine çevresel uyarıcılara ve hatta insan duygularına karşı elektriksel tepkiler vererek “düşünce” benzeri bir algılamaya sahip olabileceğini öne sürdü. Bu deneyler, bitkilerin algı ve iletişim mekanizmalarını sorgulayan bilimsel tartışmaların fitilini ateşledi (Tompkins & Bird, 1973, Çev: Sulhi Dölek).
Deneyin Başlangıcı ve İlk Bulgular
Backster, yalan makinesinin elektrotlarını geniş yapraklı tropikal bir bitkiye yerleştirerek deneylerine başladı. İlk aşamada, bitkiye su verildiğinde galvanometrede gözlemlenen aşağı yönlü zikzak desenleri, beklenenin aksine farklı uyarıcılara verilen tepkilerde şaşırtıcı değişiklikler gösterdi. Örneğin, bitkinin sıcak kahveye maruz kalması beklenen tepkiyi doğurmazken; kibritle ateşe verilmek istenen durumda galvanometre ibresi aniden tavan yaptı. Bu durum, bitkinin ani ve yoğun uyarıcılara karşı hassas bir elektriksel yanıt ürettiğini ortaya koydu (Tompkins & Bird, 1973, Çev: Sulhi Dölek).
Deneylerin Derinleşmesi: Duygusal ve Fiziksel Uyarıcılara Tepkiler
Backster’ın ilk gözlemleri, daha kapsamlı deneylerin kapısını araladı. Araştırmalar, bitkilerin yalnızca fiziksel uyaranlara değil, aynı zamanda çevresel ve duygusal uyarıcılara da tepki verebildiğini gösterdi. Örneğin, şehir dışından gelen bir botanikçinin varlığı, bitkilerde geçici bir sessizliğe neden olurken, bu kişinin ayrılmasının ardından yaklaşık 45 dakika sonra bitkiler eski tepkilerini yeniden göstermeye başladı. Bu bulgu, bitkilerin çevrelerinde meydana gelen değişiklikleri algılayıp, buna uygun şekilde tepki verebildiğini işaret etmektedir (Trewavas, 2005).
Bir diğer deneyde, belirlenen görevler doğrultusunda bir yardımcının gece yarısı bitkilerden birini söküp parçalaması sonrasında, diğer bitkilerde gözlemlenen ani ve yoğun elektriksel tepkiler, bitkilerin yalnızca anlık tepkiler üretmediğini, aynı zamanda çevresel etkileşimleri hafızalarına kaydedip, bu bilgileri daha sonraki deneylerde yeniden kullanabildiklerini göstermiştir (Baluška & Mancuso, 2009).
Bitkilerin İletişim Ağı ve Hafıza Kapasitesi
Devam eden araştırmalar, bitkilerin çevrelerindeki acı, sevinç, korku gibi duygusal durumları algılayıp, uzun süre hafızalarında tutabildiklerini ortaya koydu. Yapraklarına güzel sözler söylendiğinde, normal koşullarda koparılan bir yaprağın aylarca daha uzun süre canlı kalabildiği ve 120 kilometre uzaklıktaki uyarıcılara bile tepki verebildiği deneysel olarak gözlemlendi. Bu durum, bitkilerin çevresel stres faktörlerini ve olumlu-olumsuz etkileşimleri uzun süre hafızalarında saklayabildiklerine dair önemli ipuçları sunmaktadır (Gagliano, 2014).
Ayrıca, bitkilerin aralarında bilgi paylaşımı yaparak toplu tepki mekanizmaları geliştirdikleri, hatta çevrelerinde yaşanan olumsuzlukları “hissettiklerinde” bir tür dayanışma gösterdikleri gözlemlendi. Kendilerine kötü davranılan bir bitkinin, komşu bitkilere de bu olumsuz enerjiyi aktararak toplu bir tepki sergilemesi, bitkiler arası iletişimin ne denli gelişmiş olabileceğini düşündürmektedir.
İnsan ve Bitki İlişkisine Yeni Bir Bakış
Cleve Backster’ın öncülüğünü yaptığı deneyler, bitkilerin çevreleriyle aktif bir iletişim içinde olduklarını ve yalnızca basit biyolojik tepkilerden öteye geçerek, çevresel ve duygusal uyarıcılara karşı entegre bir algı sistemi geliştirdiklerini ortaya koydu. Bu keşif, ekoloji, nörobiyoloji ve iletişim bilimleri alanlarında yeni araştırma ufuklarının açılmasına vesile olmuş; hatta bazı adli vakalarda bitkilerin “şahitliği” tartışılır hale gelmiştir. Bu bulgular, doğanın karmaşıklığına dair yeni perspektifler sunmakta ve bitkilerle kurulabilecek daha derin bir iletişim olasılığını gözler önüne sermektedir (Tompkins & Bird, 1973; Trewavas, 2005; Baluška & Mancuso, 2009; Gagliano, 2014).
Kaynakça
- Tompkins, P., & Bird, C. (1973). Bitkilerin Gizli Yaşamı. Sungur Yayınları. (Çev: Sulhi Dölek)
- Trewavas, A. (2005). Plant intelligence: Not just a metaphor. Journal of Experimental Botany, 56(411), 1–10.
- Baluška, F., & Mancuso, S. (2009). Deep evolutionary origins of neurobiology: Turning the essence of ‘neuron’ upside-down. Journal of Experimental Botany, 60(14), 4003–4014.
- Gagliano, M. (2014). Experience teaches plants to learn faster and forget slower in environments with predictability. Oecologia, 175(1), 63–72.
Bu makale, bitkilerin çevresel uyarıcılara verdikleri elektriksel tepkiler üzerinden algı, hafıza ve iletişim yeteneklerinin incelenmesini ele almakta; böylece doğanın sessiz dili olarak nitelendirilebilecek karmaşık iletişim ağlarını ortaya koymaktadır. Bitkilerin bu benzersiz özellikleri, onların yaşam formlarının ötesinde, çevresel etkileşim ve adaptasyon süreçlerine dair önemli ipuçları sunmaktadır.
Views: 2