Nesiller Boyu Süren Musallat | Gerçek Korku Hikayesi

Gerçek Korku Hikayesi: Bir ailenin nesiller boyu süren korku dolu hikayesi. Büyükannenin çilesi, annenin döktüğü demlikle başlayan cin musallatı ve anlatıcının kendi paranormal deneyimleri.

Aslında her şey bundan yıllar yıllar önce başlamıştı, tabii benim bu olayların bu kadar eskiye dayandığından daha yeni haberim oluyor.

Ben henüz dünyada yokken anneannem ve dedem Bursa’nın bir köyünde yaşıyorlarmış (köyün ismini vermeyeceğim). Dedem, anneannemi beğenmiş, evlenmek istemiş. Anneannemin ailesi de kabul etmiş ve iki genci evlendirmişler. Fakat dedemin annesi (büyük babaannem) anneannemi hiç istememiş. Annemin anlattığına göre kaynanası ona çok çektirmiş.

Dedem ve anneannem yaşadıkları köyden taşınıp kendilerine merkeze daha yakın bir yerde ev yapmışlar. O evde sadece iki oda varmış. Evin iki odasının ortasında bir hol varmış ama holün diğer yanları açıkmış ve evin etrafında fazla ev yokmuş. Evin içi tarlalara bakıyormuş yani. Birkaç yıl geçtikten sonra bu yanlara da odalar yapılmış fakat odalar yapılmadan önce anneannem geceleri bu holde köpeklerin durduğunu anlatırdı bize.

Evlendikten birkaç yıl sonra dedem bir anda değişmiş; anneannemi dövüyor, küfürler ediyor, “Defolup gideceğim bu evden!” diyormuş. Bu durum yıllarca devam etmiş. Neyse, birkaç zaman geçmiş, annem doğmuş. Bir gece annem, annemi (yani kendi annesini) almaya geldiklerini ama onları dualar okuyarak engellediğini, hatta dedemin de gelenleri gördüğünü söyler.

Bir gün 9-10 kişi bir minibüse binip köye gidiyorlar, kalabalıklar yani. Gece geç bir vakitte dönerlerken iki tane keçi koşarak minibüse doğru geliyor. Arabayı kullanan akrabamız minibüsü durduruyor ve dışarıya çıkmamalarını söylüyor. Keçiler minibüsün önünde dururken anneannem dua okuyor ve keçiler sanki hiç gelmemiş gibi birden kayboluyor.

Bu olaydan yıllar sonra annem 20’li yaşlarında iken sigara kullanmaya başlamış. Anneannem evden gidince teyzemi bahçe kapısına gözcü olarak koyup bahçede sigara içiyormuş. Bir gün anneannemler pazara gitmişler, anneme de çay koymasını söylemişler. Annem eski demliği almış ve bahçeye çıkmış. Teyzeme kapıda beklemesini söyleyip sigarasını içmiş. İşi bittikten sonra demliği de ağacın altına dökmüş. Tabi olaylar buradan sonra başlamış.

Annem geceleri korkunç rüyalar görüp uyanıyor ve kapıda uzun bir gölgenin onu izlediğini görüyormuş. Bu aylarca devam etmiş. Nereye gitse o gölge de onunla birlikte geliyormuş. Bir de sırtında ve omzunda ağrılarla uyanıyor, artık dik bir şekilde oturamıyormuş. Banyoya girdiğinde sanki onunla birlikte yıkanan biri daha olduğunu hissediyormuş. Teyzem de bu gölgenin varlığını hissediyor, huzursuz oluyor ama gölgeyi göremiyormuş. Ayrıca annem fal bakmaya başlıyor, ne derse çıkıyor. Bir arkadaşına erkek arkadaşı tarafından aldatıldığını söylüyor, kız ertesi gün ağlayarak annemin yanına geliyor. O kadar ciddi yani.

Bir gün annem yaşadıklarını anneanneme anlatmış. Anneannem de bu işlerle ilgilenen tanıdık bir kadın olduğunu, ona giderlerse belki iyi geleceğini söyleyip annemi ikna etmiş ve bu kadının yanına gitmişler. Kadın bir odanın ortasında yerde oturuyormuş. Annemi çağırıp karşısına oturtmuş ve her şeyi dinlemiş. Annem yaşadıklarının nedenini sormuş. Kadın da, “Bir ev, boş bir bahçe var. Bu bahçede bir ağaç… O ağacın altında bir aile yemek yiyor. Sen o sofraya bir demlik (çay) boşaltıp sofralarını bozmuşsun,” diyor. Annem korku içinde tabii, bu kişinin kim olduğunu sorduğunda ise kadın, “Asla bilmek istemezsin,” demiş. Ayrıca kadın anneme, “Fal bakıyor musun?” diyor. Annem doğruluyor. Kadın, “Yanlış işlerle uğraşıyorsun, yapma,” diyor ve annemin bu fal bakma dosyası o gün kapanıyor. Arada ısrar ederim anneme, “Ne olur fal bak bana,” diye ama bir kere fincanı eline aldığını görmedim.

Muskalar yazılıyor, dualar okunuyor. Annem omzundaki ağrılardan bahsediyor. Kadın da gülümseyerek onlardan birinin bütün gün boyunca annemin omuzlarında oturduğunu ve ağrının da bundan kaynaklandığını söylüyor. Annem bana bunları anlattıktan sonra ona bu siyah gölgenin kim olduğunu merak edip etmediğini sordum. “Hiç öğrenmek istemedim,” dedi.

Neyse, annemler eve dönüyorlar ve annem bir daha gölgeyi görmüyor. Omuzlarının ağrısı da geçiyor ama ara sıra varlığını hissediyor. Olaylar bitmiyor ama. Annem rüyalarında bazı şeyler görüyor bu sefer ama korkunç şeyler değil. Birisi kendisi hakkında konuşursa ya da hayatını değiştirecek önemli bir şey olursa annem bunu rüyalarında görüyor. (Not olarak belirteyim: Benim gideceğim üniversiteyi bana aylar önce söylemişti.)

Annemle teyzem evlenmişler. Arada sırada gecenin bir vakti annem bir rüya görür ya da bir şey hisseder, hemen teyzemi ararmış. Ya da bunun tam tersi olur, teyzem annemi ararmış. İkisi de aynı gün mutlaka bir şeyler yaşarmış. Ayrıca o kadının söylediğine göre, annemin demliği döktüğü yerde teyzem de ortamda olduğu için onu da rahatsız ediyorlarmış.

Aradan belli bir vakit geçiyor. Bir gün iki teyzem, annem ve hepsinin eşleri anneannemde yemekteymişler. Dedem her zamanki gibi sertmiş. Eniştem dedemin ceketini getirirken tesadüf eseri ceketin astarının içinde bir şey olduğunu fark ediyor ve teyzeme söylüyor. Mutfakta astarı açıyorlar; ceketin içinden neredeyse yemek masası büyüklüğünde bir kağıt çıkıyor! Ceket, dedeme annesinden hediye gelmiş. Kağıtta çizilmiş insan figürleri, dedemle anneannemin fotoğrafı ve Arapça yazılmış yazılar var! Dedem bunu görünce şok oluyor ve bu olaydan sonra yıllarca annesiyle görüşmüyor. Dedemin annesi onlara geldiğinde, anneannem kadını eve aldığı için dedem anneanneme çok kızıyor hatta.

Aradan birkaç yıl geçiyor, bir telefon geliyor Çanakkale’den: Dedemin annesinin ölüm haberi. Dedem cenazeye gitmek istemiyor fakat anneannem zorla gönderiyor dedemi. Dedemin orada duyduğuna göre cesedi kapıdan çıkaramamışlar. Ceset, ölümün ertesi günü bulunmasına rağmen sanki bir günde çürümüş gibi kokmaya başlamış. Bir de mevsim kış yani, siz düşünün artık. Dedem kendisine rahmet okumaz, ben hiç duymadım ağzından, bahsetmez bile hatta. Zaten ben de pek sormuyorum.

Şimdi gelelim benim yaşadıklarıma. Annem bu olayları yaşadıktan sonra bu konularla ilgilenmeye başlamış, kitaplar okumuş ve bazı dualar öğrenmiş. Babamla sorunlar yaşadıktan sonra da bu sorunları böyle çözmeye karar vermiş. Ben bu olaylara fazla inanmadığım ve bu işlerle uğraşanlara kızdığım için annem bana bunu yıllar sonra söyledi.

Annem bu işlerle uğraşmaya başladığı dönem ben 16 yaşındayım. Tam da o zamanlar içimde benimle birlikte var olan başka biri olduğunu hissediyordum. Bir şey düşündüğümde ya da bir şey yaparken, ayakkabılarımı bağlarken bile o içimdeki ses sürekli benimle konuşuyordu. Ne yapmam gerektiğini, ne söylemem gerektiğini söylüyordu. Bazen yaşanacak olayları önceden hissediyor, arkadaşlarımın benim hakkımda konuştuklarını hiç duymama rağmen biliyordum.

Bir gece uykuyla uyanıklık arasında ensemde bir nefes hissettim. Sanki biri kulağıma bir şeyler fısıldıyor ama ben ne dediğini anlamıyordum. Bir yandan aklıma gelen duaları toparlamaya çalışıyor, bir yandan da nabzımı düzene sokmaya, korkmamak için uğraşıyordum. Ayetel Kürsi’ye başlayacaktım ki o varlık sol bileğimden yakaladı ve “Bulut!” diye bağırdı. Bileğimi öyle çok sıkıyordu ki acısını şu an bile hatırlıyorum. Bunu söyledikten sonra çok daha derin bir uykuya daldım. Ertesi sabah uyandığımda okula giderken sol bileğimdeki morluğu fark ettim ve bunu sadece en yakın arkadaşıma anlattım. Bileğim sanki tüm parmaklarla sıkılacak şekilde sıkılmış ve morarmıştı. Şu an keşke morluğun fotoğrafını çekseydim diye düşünüyorum çünkü benim bir yere çarparak ya da bileğimi zedeleyerek yapabileceğim bir şey değildi.

Yine aradan birkaç zaman geçiyor. Babam mantıksız davranmaya başlıyor, hiç olmadığı biri gibi. Ben de buna yakından şahit olduğum için böyle söyleyebiliyorum. Birbirine aşık, herkesin imrenerek baktığı, bunca yıl mutluluklarından da aşklarından ödün vermeyen çiftin evliliği çatırdıyor. Babam her gün dışarıda, eve hiç uğramıyor. Kapıları kitlemeye başlıyor, evde de bizimle hiç konuşmuyor, anlatılanlara ya da sorulan sorulara cevap vermiyor. Eskiden babamın annemi aldattığını, o yüzden böyle davrandığını düşünüyordum.

Aradan biraz zaman geçtikten sonra teyzem, babaannem Bursa Mustafakemalpaşa’da bir hocadan (emekli imam) bahsetmişler. Babam için bir şeyler yapar belki diyerek oraya gitmişler. Ben bu sırada 19 yaşındaydım ve dinden tamamen korktuğum zamanlardı. Adam annemle konuşurken kimsenin bilemeyeceği, bizim aile içinde olan bazı detaylardan bahsetmiş. Annem ve teyzeme birer bardak su verip dışarıda beklemelerini, beklerken de bu suyu içmelerini söylemiş. Annemle teyzem dışarıda su içerken içeriden farklı bir dilde bağrışma sesleri geliyormuş. Adam annemleri çağırmış. Daha sonra annem, odaya girdikleri zaman gördükleri adamla su içtikten sonra gördükleri adamın aynı kişi olmadığını, bakışlarının ve hareketlerinin değiştiğini söyledi. Adam, babamın ailesinden birkaç kişinin bazı büyülerle uğraştığını ve bu büyülerin bize sirayet ettiğini söylemiş. İşte tam da annemin tahmin ettiği gibi! Babamı oraya getirmesi gerektiğini, ikimizin de kötü olduğunu, eğer getirmezse ikimizin de daha kötü şeyler yaşayacağını söylemiş. Adam bazı dualar okumuş, bazı kağıtlar yazmış ve bu kağıtları anneme vermiş. Birkaç kağıdı da bir şişe suyun içine atmış ve “Bunu da içireceksin, içiremezsen yemeğe koy ama dikkat et, evde çocuk var, ona denk gelmesin,” demiş. Çocuk olarak kastettiği de 12 yaşındaki kardeşim tabii.

Annem ne babamı ne de beni ikna edebildi oraya götürmek için. İçilmesi gereken sular olduğunu bana hiç söylemedi, içmem diye muhtemelen ama bir şekilde içirmiştir. Babam böyle şeylere inanmıyor ve bir şey yaşadıysa da bize hiç anlatmadı. Benim de içimde o adama karşı nedensiz bir nefret vardı. Bir insan hiç tanımadığı birinden nefret edebilir mi? Bilmiyorum ama ne zaman bu adamın konusu geçse yüz kaslarım seyiriyordu.

Bir yıl sonra biz o evden ayrılıp annemle başka bir eve çıktık. Çok sıcak bir yaz günüydü. Kardeşim, annem ve ben salonda klima var diye orada yatıyorduk. O gece uykuya daldıktan birkaç saat sonra, o yaz sıcağında nedensizce odadan ayrılıp arka odadaki yatağa yüzüstü yattım. Ayaklarım yatağın dışında kalıyordu. Tam uykuya dalamamıştım, odanın kapısı açıldı ve içeriye birisi girdi. Arkamda adım sesleri duyuluyor ama kıpırdayamıyordum, gözlerimi bile açamıyordum! Arkamdan gelen kişi ayaklarıma ıslak çamaşırlar bıraktı ve “Annen çamaşırları yıkamamış!” dedi. Daha sonra güldü ve gitti. Ama inan ki o ürpertici gülüş hâlâ kulaklarımda! O varlık gittikten sonra hemen kalkıp ayaklarımı kontrol ettim fakat hiçbir şey yoktu. Ertesi gün bunu anneme anlattım. “Beceremedim,” deyip güldü. Meğer o gece annem çeşitli seanslarla onlardan yardım istemiş. Söylediğine göre de Ayetel Kürsi okuyarak bizim yattığımız odadan uzak durmalarını sağlamış. Ben bu olayı yaşadıktan sonra annem de birkaç şey yaşadı ve bu işlerle uğraşmayı bıraktı.

Ama ben bazen yakın çevreme fal bakıyorum, çoğu zaman dediklerim çıkıyor. Bazen olacakları ya da benim hakkımda konuşulanları hissedebiliyorum. Geceleri yatağımın başucunda birinin beni izlediğini hissediyor, arka bahçeden keçi sesleri duyuyorum fakat içimde herhangi bir korku olmuyor. Belki yıllardır bunlarla yaşadığım için artık bana sıradan geliyordur. Annem hâlâ bir şey hissettiğinde teyzemle haberleşiyor. Ben de bir şey hissettiğimde anneme ya da teyzeme söylüyorum. Neden bilmiyorum ama aynı gün, aynı saatte üçümüze de bir şeyler oluyor. Artık duruma alıştım sanırım, eskisi kadar korkmuyorum.

Geçen annemle konuştuk yine; evimizde bereket olmadığını, her işimizin ters gittiğini düşünüyoruz. Sadece bizim değil tabii, anneannemlerin ve teyzemlerin de… Köyde iki üç tarlamız var, tüm köylüler bu tarlalardan zengin oldu, biz bir araba bile alamadık henüz. Nedendir bilmiyorum.

Views: 8

İlginizi Çekebilir:Ezra Adlı Cinle Yaşadığımız Aşk | Gerçek Korku Hikayesi
share Paylaş facebook pinterest whatsapp x print

Benzer İçerikler

Nesrin's Confessions | A True Horror Story
Nesrin’in İtirafları | Gerçek Korku Hikayesi
My Friend's Jinn Wedding | A True Horror Story
Arkadaşımın Cin Düğünü | Gerçek Korku Hikayesi
The Jinn Swapped My Baby | A True Horror Story
Cinler Bebeğimi Başkasıyla Değiştirdi | Gerçek Korku Hikayesi
The Jinn Bride | True Horror Story
Cin Gelin | Gerçek Korku Hikayesi
Jinn Summoning Ritual | A True Horror Story
Cin Çağırma Ritüeli | Gerçek Korku Hikayesi
The Jinn's Treasure | A True Horror Story
Cinli Gömü | Korku Hikayesi

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Paranormal Dergi | © 2025 |